29 Ağustos 2017 Salı

GOBLİN - KORE DİZİSİ YORUMU



Merhaba canlarım ben geldim ve gelirken yanımda efsane bir Kore Dizisi getirdim. Bir çoğunuz kesin izlemişsinizdir, bir çoğunuz görmüş ancak izleme fırsatı bulamamışsınızdır. Bu gizemini ısrarla koruduğum ancak başlıkta kendini ele veren meşhur dizimiz Goblin'den başkası değil.
Dizi ve film izlemek benim için adeta bir tutku haline dönüştü. Boş zamanlarımda yapacak bir işim yoksa mutlaka bir film açar izlerim. Eğer kısa süren bir dizi istiyorsam tercihim kesinlikle Kore dizilerinden yana oluyor. Goblin dizisi ile de instagramda gezinirken karşılaştım. Çok hoşuma giden bir replik vardı. Araştırdım ve dizinin oyuncularının hem tanıdık hemde çok sevdiğim oyuncular olması nedeni ile hemen başlamaya karar verdim. Dizinin senaristliğini Secret Garden, Descendants of the sun, The Heirs, Gentleman's Dignity dizilerinin de senaristliğini yapan ve çok başarılı işlere imza atan Kim Eun Sook'un yaptığını öğrenince izlemesem ayıp etmiş olurdum. Şimdi ise izlemek için çok geç kalmışım diye düşünüyorum. Çünkü bana göre Goblin dizisi senaristin en iyi dizisiydi.
Yazı biraz uzun sürecek o yüzden okumaya başlamadan önce her şeyi göze alın lütfen ^_^


GONG YOO
Her dizide mükemmel bir oyunculuk sergileyen ve eğlenceli halleri ile kendisini sevdiren yakışıklı oyuncumuz bu dizide Kim Shin rolünü canlandırıyor. Kim Shin ilk olarak vatanına, milletine ve kralına bağlı bir komutan olarak çıkıyor karşımıza. Ancak çok sevdiği kral tarafından ihanete uğrayıp, sevdiklerinin ölümünü izledikten sonra komutanlık yaşamı haksız bir ölüm ile son buluyor. Tabi ki bu son buluş yeni bir başlangıç Kim Shin için. Tanrıda, aldığı canların bedeli olarak bir ceza veriyor ve yaşamını kalbine saplı bir kılıç ile 900 küsür yıl Goblin olarak sürdürüyor. Cezasının son bulması için ise kılıcı çıkarabilecek insan bir geline ihtiyacı var. Goblinin bu arayışı yıllar sürüyor ve yine sevdiklerinin ölümünü izlemek zorunda kalıyor. Ama bir gün geliyor ki kılıcı görebilen 19 yaşında ki kızımız Eun Tak ile karşılaşıyor. İşte o zaman Goblin, gelinini bulduğu zaman biteceğini düşündüğü sıkıntıların çok daha fazlası ile boğuşmak zorunda kalıyor.
Gong Yoo'nun mimikleri, hareketleri, şakaları, giyimi, gülüşü, bakışı ile diziyi zirvelere taşıdığını düşünüyorum. Tabi ki sadece diziyi değil biz kızların beklentilerini de zirvelere taşıdı. 😁


LEE DONG WOOK
Kendisini seneler önce My Girl dizisinde tanımıştım. O zamandan bu zamana bir insan hiç mi yaşlanmaz. Her gördüğümde nasıl git gide bu kadar karizmatik olduğunu düşünüyorum.
Her dizide başrol olarak görüğümüz Lee Dong Wook'un ikinci adam rolünü oynamasına çok şaşırmıştım ama diziyi izlediğim zaman öyle olmadığını gördüm. Kesinlikle arka planda kalmayan bir rolü var. Hatta bana göre Goblin dizisinin kesinlikle 2 tane başrol oyuncusu var. Ölüm Meleği rolü ile gönlüme taht kuran, dizide birden fazla adı ve lakabı bulunan Lee Dong Wook, geçmişinin hiç bir anını hatırlamayan, bu durumun cezamı yoksa kendisine verilmiş bir ödül mü olduğuna karar veremeyen ve özel durum olarak nitelendirdiği Goblinin gelinini arayan bir karaktere hayat veriyor. Dizinin kimine göre azraili, kimine göre gizemli adamı, kimine göre eski bir tanıdığı, kimine göre ise koridorun sonunda ki amcasıdır. Goblin ile atışmaları, tatlılığı, masumluğu ve aşk dolu bakışları ile bende ekrana yapışma isteği uyandırdı. Hele o şapkası yok mu. Sırf Ölüm meleğinin şapkası başlığı adı altında ayrı bir blog yazısı yazsam yeridir. Adam değil şapka, başına kova geçirse yakışır ne diyelim.


KİM GO EUN 
Daha önce bu kızımızı herhangi bir dizide izlediğimi hatırlamıyorum. Açıkçası ilk başlarda gözüm hep tanıdık bir yüz aradı. Kendisine ısınamamış ve rol için uygun olmadığını düşünmüştüm. Ama izledikçe rahatsız olmadığımı hatta sevdiğimi fark ettim. Kedisi Eun Tak adında ki meşhur Goblin'in gelini oluyor. Aslında sahip olmaması gereken bir hayata sahip olması yüzünden sürekli ölüm meleğinden kaçması, hayaletleri görebilmesi, kimsesiz olması ve hepsinin yanı sıra Goblin'in gelini olması hayatını büyük ölçüde zorlaştırsa da dizi boyunca yüzünden gülücüğü eksik olmadı. Hatta o kadar tatlı ve içten gülüyordu ki sanırım kendisini sevdiren en büyük özelliği bu oldu benim için. Sürekli boynuna doladığı kırmızı atkının hikayesini de dizinin başlarında baya merak etmiştim. Neyse ki izledikçe merakım giderildi.


YOO IN NA 

Çok sevdiğim, her dizisini beğenerek izlediğim ve oynadığı karakterlerin hakkını verdiğini düşündüğüm Yoo In Na, bu dizide de oynadığı karakterin hakkını fazlasıyla verdi. Dizide kendisini Sunny adıyla tanıtan, güzel ve bir o kadar da çekici kızımızın yüzü aşkta pek gülmüyor. Aradığı aşkı bulamadığı ve kendisine uygun bir erkek ile karşılaşamadığı için hep efkarlı, hep kederli 😀
Sevimli kızımızın kederi Ölüm meleği ile karşılaştığında ve ona aşık olduğu zamanda bitmiyor. Hele o zaman dert üstüne dert, keder üstüne keder yükleniyor kıza. Dizideki genel rolü aşık olduğu adamı çözmek için saçlarını ağartan ve hem geçmişteki hem gelecekteki acı gerçekler ile yüzleşmek zorunda kalan bir tavuk dükkanı sahibidir. Dizide yanlış hatırlamıyorsam katur kutur badem yiyordu ve her saniyesinde canım çekiyordu. Yanlış hatırlıyorsam da canım sağ olsun ^-^


YOOK SUNG JAE

Kendisi BTOB grubundaki göz bebeğim olur ^_^ Bir çok dizide kendisini göstermiş ve oyunculuğuna başarı katarak yeni dizilerde rol almaya devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor. Bu dizimizde de Yoo Duk Hwa karakterini canlandıran, büyük bir şirket başkanının torunudur. Ailesi nesillerdir Gobline hizmet etmiş ve Yoo Duk Hwa'nın büyükbabası da büyük bir bağlılık ile hizmet etmeyi sürdürmüştür. Kim Shin'i amcası olarak bilmiş ve onun yanında rahat ve zengin bir yaşam sürmüştür. Dizide bazen bir küp şekeri kadar tatlı birine dönüşürken bazen de sorun çıkaran ergenlere dönüşmesi ile diziye renk kattığını düşünüyorum.

                                               Bu kısımdan sonrası spoiler içerir.





İzleyenler bilirler. İzlemeyenleri dışladığım için kusura bakmasınlar :D
İkisinin atışması çok tatlı değil miydi ? 


Hele bu sahnede dizi boyutundan film boyutuna geçmişler resmen.
Cool olmak diye biz buna diyoruz.

                                      

İşte bu kareler dizinin güzelliğini ve oyuncuların birbiri ile olan uyumlarını anlatmaya yetiyor sanırım. Gerçekten aralarında mükemmel bir uyum vardı. Dizinin izlenme oranını artıran en ön önemli özelliklerinden birisi bence bu oldu. 





Ahahaha hele bu sahnede o kadar çok gülmüştüm ki sardırıp sardırıp yeniden izlemiştim. Ya sen Goblinsin bir filminden korkmak ne demek.


Ölüm meleğinin bu dizideki rolünü ben çok sevdim. Hele hafızasını hatırlayıp geçmiş yaşamında kim olduğunu ve yaşanan acılarda büyük bir payı olduğunu hatırlaması, duyduğu pişmanlık, döktüğü gözyaşı ve çektiği acıyı o kadar güzel hissettirdi ki size anlatamam. Bir an her şey geçecek diye sarılmak istedim. ehehhe ya da bu bir bahaneydi <3


Uyanık kızımız Goblin'in kapılardan geçerek Kanada'ya kadar geldiğini görünce bu daha neler yapar neler düşüncesi ile ilanı aşka başladığı o sahneler.


Merak saygınlıktan daha önemlidir. :D


Dizide en beğendiğim fikirlerden birisi Eun Tak'ın Goblini ateş söndürerek yanına çağırıyor olabilmesiydi. Mum, çakmak,kibrit hiç fark etmez dizide bu detay çok güzel işlenmişti. Hele ki Eun Tak'ın bu durumu kendince kullanması ve Goblini çeşitli kılıklarda karşımıza çıkarması çok eğlenceliydi.
 

İşte birbirleri ile atışmaları derken tam olarak bunu kastediyordum. Goblin'in sırf Eun Tak'a akıllı ve mükemmel görünmek için ölüm meleğinin başının etini yemesi, yorganın tamamını örttüğü için dalga geçmesi ve tabi ki ölüm meleğimizin intikamları dizinin tadı, tuzu ve biberiydi.

Özel güçleri ile yaptıkları şovlarda bir o kadar güzeldi. Goblin'in üzgünken yağmur yağması, mutluyken çiçek açması, Eun Tak'ı ölümlerden kurtarması, geleceği görmesi, Ölüm meleğinin birine dokunduğu zaman geçmişini görmesi, kızdığında buza çevirmesi mükemmeldi.  Buradan anlıyoruz ki ölüm meleği ve Goblin ile şaka olmaz.


Her zaman sevimli, her zaman hareketli bir adet Goblin 😊




Bak bak bak şunların tatlılığına bak... 


Sunny'nin zar zor aldığı bu yüzüğünde başına neler gelmedi ki...


Bir tavuk lokantası işleten Sunny kızımızın en büyük sorunu lokantasına hiç müşteri gelmemesiydi. Dert yana yana bitiremedi bu konuyu. Ama her şeye rağmen yarı zamanlı bir çalışan alacak kadar da cebi ve gönlü zengin bir insandı kendileri :D
İlk karşılaşmaları

mutlu sona doğru 



Sanırım bu son şapkalı paylaşımdı. Durduramıyorum kendimi napayım :D



Evet, buraya daha çok resim atar, daha çok yorum yapar ve o kadar çok şey anlatabilirdim ki bu dizi hakkında ama görüyorsunuz ki yapmadım :D. Maalesef çok önce izlediğim ve blog sitemi yeni açtığım için bu kadar geç yayınlamak zorunda kaldım. Dizinin üzerinden tekrar geçmeye gerek yok. Dizi dediğim gibi çok keyifli, eğlenceli ve son bölümler dram ağırlıklıydı. Açıkçası final bölümünü pek sevemedim. Böyle bir diziye daha akılda kalıcı bir final beklerdim ama olsun. İzlemeyenlere kesinlikle tavsiye edebilirim. 


 Veda kısmına geldik. Tekrar böyle bir kadroyu, bu kadar uyumlu ve eğlenceli oyunculukları bir arada görebilecek miyiz merak ediyorum. Goblin dizisinin yeri bende çok farklı ve kesinlikle izlediğim en güzel ilk 3 dizinin arasına girmeyi başardı. 


Bu müzik dizide de çok hoşuma gitmişti. Hala dinlemeyi bırakmadım ve sizde dinleyin istedim <3










Devamını Oku »

26 Ağustos 2017 Cumartesi

BİTİRDİĞİM, SEVDİĞİM VE SEVMEDİĞİM ÜRÜNLER



Merhabalar sevgili blog ailem. Bugün sizlere nasıl bitirdiğimi anlamadığım, hatta nasıl bu kadar ürünü sakladığımı çözemediğim, bitirdiğim, sevdiğim ve sevmediğim ürünler hakkında fikirlerimi paylaşacağım. Bu ürünlerin aynı zamanda blog açmamda da büyük bir payı var.
En kısa zamanda blog açma fikrimin nasıl oluştuğu, neden blog açtığım ile ilgili ayrıntılı bir yazı yazarım. Çok uzatmadan ürünlere geçmek istiyorum. Zira çok fazla ürün var başınızı ağrıtmak ve gözlerinizi yormak istemem 😊


  Ürünleri bu şekilde numaralandırmanın anlatırken daha iyi olacağını düşündüm. Umarım anlaşılır bir yazı olur. O zaman artık başlayabiliriz 👍

1) Garnier Çift Fazlı Micellar Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu (Suya Dayanıklı Makyajlar İçin)
Cilt bakım dünyasına Garnier ile adım attığımı söyleyebilirim.Bir çok ürününü severek kullandım ancak bu ürün için aynı şeyi söyleyemem. İçerisinde ki argan yağı sayesinde cildi derinlemesine temizlemeyi, kir ve kalıntılardan arındırmayı vaat ediyor. Tüm cilt tipleri için uygun. Ayrıca yağlı bir his bırakmadığını da eklemişler. Ancak bende durum pek öyle olmadı. Yüzümde rahatsız edecek derece de yağlı bir his bıraktı ve cildimi tam anlamıyla temizlediğini hissetmedim. Evet göz makyajını, hassas ciltler için olan micellar suya göre güzel çıkardı. Buna rağmen sevemedim ben bu ürünü. Denemek için almıştım bir daha almam. Fiyatı indirimle 11 TL civarındaydı.

2) Garnier Micellar Kusursuz Makyaj Temizmeleme Suyu ( Hassas Ciltler İçin)

Fiyat ve performans açısından beğendiğim, 400 Ml'lik oldukça bereketli bir temizleme ürünü.Ben bu ürünü ilk önce bir pamuk yardımı ile makyajımı temizlemek için, en son temizleme jelinden sonra kalan kalıntıları silmek için kullanıyorum. O şekilde daha rahat hissediyorum. Göz makyajını fazla çıkarmıyor. Ciltte ağırlık hissi bırakmıyor. Uyguladığım zaman cildimi temizlediğini hissediyorum. Su ile durulamaya gerek olmadığını söylemelerine rağmen rahat hissetmediğim için mutlaka su ile yıkıyorum. Sanırım bu zamana kadar 10 şişe bitirdim. Yeni ürünler denemek istediğim için uzun bir süre almayı düşünmüyorum. Ancak denememe rağmen iyi bir ürün bulamazsam kesinlikle tercih edeceğim bir temizleme suyu.


3) Garnier Göz Makyaj Temizleyicisi Express Çift Etki

Garnier'ın çok sevdiğim ürünlerinden bir tanesi. Son zamanlarda bahar alerjisi olduğumdan gözlerimi yakıyordu. Ancak daha önce bu sorunu yaşamamıştım. Ürün kalıcı göz makyajını bile çok güzel temizliyor. Kirpik güçlendirici bir özelliği olduğunu belirtmişler ama bende öyle bir etkisi olmadı.   Tek kötü yanı çok çabuk bitiyor olması. Onun dışında gayet kullanışlı ve tavsiye edebileceğim bir ürün. Fiyatı yanlış hatırlamıyorsam indirimli 13 TL indirimsiz 16-17 TL civarındaydı.

4) Nivea Nemlendirici Bakım Kremi (Aloe Vera- Jojoba Yağı)


Nivea'nın ürünleri ile bir türlü yıldızım barışmasa da bu ürününü severek kullandım. Kışın bol miktarda uyguladığım bir ürün oldu. Hızlı emiliyor, kokusu ve nemlendirmesi gayet güzeldi.

5) Arko Nem Nemlendirici Bakım Kremi ( Aqua Mineral - E Vitamini)

Yine kış aylarında bitirdiğim hızlı emilen, nemlendirmesi yerinde olan bir nemlendirici bakım kremi. Kışın cildimde kuruluk çok fazla olduğundan mutlaka yanımda krem bulunduruyorum.

6) Vaseline Nemlendirici E ve A Vitaminleri İçeren Vücut Losyonu

Vücut losyonları ve bakım kremleri kullanmayı çok seviyorum. Genelde uygun fiyatlı ürünleri denemeye çalışıyorum. Vaseline vücut losyonu hem güzel bir nemlendirme sağlıyor, hem kalıcı hem de yumuşacık yapıyor. Diğer ürünlerini de en kısa zamanda alıp denemeyi düşünüyorum.

7) Garnier Nem Dengesi Ferahlatıcı Kremi ( Normal ve Karma Ciltler İçin)

Nemlendirme olarak etkisini gördüğüm ve severek kullandığım bir ürün. Hızlı emiliyor ve ciltte kesinlikle yağlı bir his bırakmıyor. Gün boyu cildimi gayet güzel nemlendirdi. Ben bu ürünü sabah ve akşam bakımım da ve makyaj altına kullandım. Gayet başarılı bir nemlendirici olduğunu düşünüyorum. Fiyatı indirimli 12 Tl civarındaydı.

8) Garnier Nem Bombası

Su bazlı bir nemlendirici. Karma ciltler için olan ürününü beğendiğim için almıştım. Bu üründe çok garip bir şey oldu aslında. İlk başta hiç sevmemiştim yüzümde bıraktığı his beni çok rahatsız etmişti. Sonralardan o hissin kaybolduğunu fark ettim. İçerisinde Antioksidan nar & amla özleri içeriyor ve sağlıklı bir ışıltı vaat ediyor. Sağlıklı bir ışıltı verdiğini de düşünmüyorum. Tekrar almam.

9) Crevil Tages Cream (Gündüz Kremi) - 10) Crevil Nacht Cream ( Gece Kremi)

Almanya'dan hediye olarak gelen Crevil markasına ait gece ve gündüz kremleri. Açıkçası bu kremleri benden çok annem kullandı. Bu yüzden çok fazla ürün hakkında gözlem yapamadım. Annem ürünün yumuşacık yaptığını ancak çokta bir etki göremediğini söylemişti. Düzenli kullanmadığımız için de olabilir.



11) Palmolive Luminous Oils Avokado Yağı ve İris Özleri İle Banyo ve Duş jeli

Palmolive ürünlerini severek kullanıyorum. özellikle Vanilyalı duş jelinin kokusunu çok beğeniyorum. İlk Palmolive aşkım o zaman duş jeli ile başlamıştı. Yeni ürünler denemek için uzun bir süre vanilyalı olanını almamıştım. Bu duş jelinin de kokusu çok hoş ancak kalıcı değil.Herhangi bir nemlendirme ve ferahlık sağlamıyor. Sadece banyo veya duş sırasında güzel kokuyor. Bu yüzden yeni ürün arayışım devam ediyor. Gratis kart ile kasa arkası ürünlerde 6 TL gibi bir fiyata almıştım.

12) Palmolive Aroma Sensations Feel The Massage Cilt Yenileyici Duş Jeli

Bu ürün hakkında çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Kokusunu da verdiği etkiyi de sevmedim. Sırf bitsin diye bolca kullanıp öyle bitirdiğim bir ürün oldu. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadım diyebilirim.

13) Elidor Güçlü ve Parlak Normal Saçlar İçin Şampuan 

Elidor şampuanlarının çok farklı bir kitlesi olduğunu düşünüyorum. Seven ve etkisini gören de var hiç sevmeyende. Benim için kimyasal şampuanlarda saçıma en iyi gelen, saçımın isteklerini karşılayan bir şampuan. Saçlarımı yumuşak ve parlak yapıyor. Aynı zamanda kokusu da çok güzel. Geçiş dönemlerinde eğer kimyasal bir şampuan kullanacaksam elim her zaman Elidor'a gidiyor. Tabi fiyatının uygun olması da benim için bir artı.

14) Revox At kuyruğu Bitki Özlü Saç Bakım Şampuanı 

Revox şampuan deneyimime 1 ay önce başladım. Bu yüzden ürün hakkında oluşan 1 aylık gözlemlerimi aktaracağım. 2.şişeyi alıp bitirdikten sonra ürün hakkında ayrıntılı bir yazı yayınlamayı düşünüyorum. Ben kullandığım zaman ilk başlarda hafif bir dökülme yaşadım. Bunun nedeni bitkisel bir şampuan olduğu için ilk olarak saçları güçsüz saç tellerinden arındırıyor olmasıymış. 3. kullanımdan sonra hiç dökülme yaşamadım. Saçları canlı ve parlak gösteren bir ürün. Kokusu fazla yok. Saçları uzatma etkisini çevremdekiler fark etti. Gerçekten 1 aylık bir kullanımda bile etki ediyor. Benim saçlarım yumuşak ve şampuan kullanırken krem kullanmaya ihtiyaç duymuyorum. Ancak bu şampuanda saçlarım biraz sertleşti. İlk yıkamada krem kullanmıştım ancak daha sonra fark ettim ki krem kulanmasam bile saç kururken yumuşacık oluyor. En azından benim öyle oldu. Ben Gratisten indirimsiz 39 TL gibi bir fiyata almıştım.

15) Dax Supergro Saç Güçlendirici Bakım Yağı 

Bu ürün bir çok kişi için bulunmaz bir nimet olsa gerek. Hem içeriği, hem vaatleri hemde kullanımdan sonra ortaya çıkan sonuçları ile kesinlikle 1 numaralı bir saç bakım ürünü. İçerisinde hindistan cevizi yağından, papatya özüne, çay özünden, badem yağına kadar bir çok bitkisel yağ ve mineralleri barındırıyor. Gözle görülebilir derecede saçları uzatıyor. Saçları parlak, ışıl ışıl ve yumuşacık yapıyor. Ürün hakkında ayrıntılı bir inceleme yazısı hazırlayacağım için fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Ürünün tek kötü yanı saçlardan çok çok zor arınıyor olması. Ne kadar su değdirmeden şampuan uygulasam da yinede yıka işlemi sorunda hüsrana uğradığım zamanlar çok oldu. Fiyatı indirimsiz 33 TL civarındaydı.

16) Shifta Home Hindistan Cevizi Yağı 

Ben bu ürünü saçlar, diş bakımı, el ve ayak bakımı ve kaş ve kirpiklerim için kullandım. En çok saçlarım için uygulasam da diğer saydıklarımda bu yağdan nasibini aldı. Saçları çok iyi besliyor ve bakım yapıyor. Saç uzatmaya da ayrıca bir etkisi var. Aynı zamanda kaşlarım ve kirpiklerim için doğal bir serum olarak kullandım. Genelde bitmiş bir maskara fırçasını temizledikten sonra Hindistan cevizi yağına bulayıp kaşlarımı taramayı ve kirpiklerime maskara uygular gibi uygulamayı tercih ettim. El ve ayak bakımında da yumuşacık yaptı ve tırnak etlerini güçlendirdi. Dişler içinde uzun süre kullanmadığımdan beyazlatıcı etkisini göremesem de güzel bir bakım yaptığını söyleyebilirim. İndirimsiz Fiyatı 23 TL civarındaydı.


17)Schwarzkopf 3 Wtter Toft Power Haarlock Saç Spreyi

Bu ürünü yurt dışından halam getirmişti. Türkiye de aynısından mutlaka vardır ancak ben hiç görmedim. Ya da dikkat etmedim desem daha doğru olur. Saçlara güzel hacim veriyordu ancak çok taş gibi diye tabir edilecek derecede sertleştiriyordu. Ben saçlarımla oynamayı çok seven bir insanım tabi bu ürünü kullanınca saçlarım kalıp gibi olduğundan dokunamadım bile. Yarısına kadar kullanabildiğim bir ürün oldu.

18) Welloflex Heat  Creations Saç Köpüğü 

Bu üründe yine yurt dışından gelen başka bir ürün. Saçlarım elektriklendiği zaman kullanıyordum. Saçları güzel yatıştırıyordu. Bitireli çok uzun zaman olduğu için ve çok sık kullanmadığım için pek üzerinde bir şey söyleyemeyeceğim.

19) Isana Hair Ultra Starker Halt Saç Spreyi

Yurt dışından gelen ancak Türkiye de Rossmann mağazalarında bulabileceğiniz bir marka Isana. Saç spreyini beğenerek kullanmıştım. Saçımda fazla ağırlık yapmadı ancak saç spreyleriyle çok aram olmadığı için bir daha almam. Sadece boşa gitmesin dire arada bir kullanıp bitirmiştim.

20) Rexona Long Losting Protection Deodorant 

Deororantlar arasında en iyisi bana göre kesinlikle Rexona. Hiç bir üründe teri tamamen emsin gibi bir beklenti içine girmiyorum. Çünkü öyle bir ürünle karşılaşmadım. Ancak Rexona bu konuda oldukça başarılı. Hem ferah bir his bırakıyor hemde teri uzun bir süre önlüyor. Açık renk kıyafetlerimi bu sayede daha rahat giyebiliyorum.

21)Activex Antibakteriyel Sıvı Sabun Hassas / Sensitive

Bu ürünü hem çok iyi temizlediği için hem de kokusu için çok seviyorum. Nedendir bilmiyorum ama bu ürün bana çocukluğumu hatırlatıyor. Kaç tane bitirdiğimi sayamadım bile. Mutlaka her alışverişimde bittikçe yeniliyorum.



22) Yves Rocher Tanecikli Sabunu

Sabunu ilk kullandığım zaman vücudumda inanılmaz bir çizilme olmuştu. ancak o zaman yapısının çok sert olacağını ve taneciklerin çizebileceğini düşünmemiştim. Daha yumuşak ve narin hareketler ile uyguladığım zaman bir sorun yaşamadım. Cildimde bir gerilmeye sebep olmuştu bu yüzden nemlendirici ile destekledim. Kokusu bana göre çok ağır. Büyük bir sabun ve üzerinde fazla miktarda tanecik var.

23)Cleansing Facial Wipes Makyaj Temizleme Mendili 

Watsons da bir indirim zamanında 3 TL gibi bir fiyata almıştım. açıkçası hiç beğenmedim. Makyajı temizlemekte başarısız ve gözlerimi temizlerken çok yaktı. Bir daha almam.

24) Beauty Quen Silver Edition Parfüm

Bu parfümü daha önceden duydunuz mu bilmiyorum. Bizim orada küçük bir mağazadan 15 TL gibi bir fiyata almıştım. Kokusu çok fazla kalıcı değil ancak hoş bir kokusu var. Birden fazla çiçeğin karışımı gibi. Günlük kullanıma ve yaz mevsimine çok uygun bir parfüm.


25) Essence I Love Extreme Volume Maskara  

Kullandığım essence ürünlerinin hemen hemen hepsini çok beğenerek kullandım. Bu zamana kadar bu ürünü de kötü dediğim olmadı. Özellikle bu maskaradan kaç tane kullanmışımdır kim bilir.Esence I love Extreme maskarasının uygun fiyatlı ancak performans açısından çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Kirpiklere çok güzel bir hacim veriyor. Kalıcılığı gayet güzel. Bende dökülme veya pul pul bir görüntü yapmadı. Rossmann'a uğradığım zaman mutlaka bir adet alıyorum ki elimin altında bulunsun. İndirimli Fiyatı 10-12 Tl civarındaydı.

26) Max Factor Maskara

Bu maskarayı çok uzun zaman önce alıp kullanmıştım. Makyaj malzemelerimin arasında öylece duruyordu. Artık atmanın zamanı geldi de geçiyor. Benim kirpiklerimi birbirine yapıştırdığı ve zaten az olan kirpiklerimi daha seyrek gösterdiği için çok memnun kalmamıştım. Ancak yinede aldığım ürünleri mutlaka kullanmaya gayret ediyorum.

27)La Fera Kylie Matte Liquid Lipstick 

Bende bu üründen 2 tane vardı. Renklerin numarasını yazmayı unutmuşum maalesef. Bir tanesi kahverengi ve benim kışın kullanmayı sevdiğim bir tonda mat rujdu. Bir tanesi de kiremit rengi. Şuan görselde görülen ruj kahverengi olan. Kışın çok kullandım bu ürünü ancak soyulma yapıyordu. Yinede tazeleyerek kullanmayı denedim. Diğer kiremit rengi olanın çok kötü bir kokusu olduğu için çöpe atmıştım. Sanırım ilk defa bir ürünü kullanmadan çöpe attım. Yanlış hatırlamıyorsam bir sosyete pazarından 10 TL gibi bir fiyata almıştım.

28)Wet n Wild Pinkerbell Lipstick E968

Diğer bir sevmediğim kozmetik ürünü ise Pinkerbell serisinin E968 olan lipstick'i. Sevmeme nedenlerimden bir tanesi asla kullanamadığım, canlı bir pembe rengini almış olmam. Dudakta daha sönük kalır diye düşünüp almıştım ama düşündüğümün aksine dudakta rengi çok daha belirgin bir hal aldı. Bu lipstick'i sevende çok fazla. Ben sadece rengini değil yapısını da beğenmedim. Dudaktan çok zor çıkan bir ürün. İndirim zamanında 5 TL'ye almıştım.

29) Essence Match 2 Cover Cream Concealar 

Yine bir essence markasının concealarını bitirmişim. Aslında tam olarak bitirdiğim söylenemez. Çünkü bu ürünü çok az kullanma fırsatım oldu. Tasarım olarak gayet tatlı ve sağlam. İçinde ki renkleri de ben sevdim. kullandığım kadarı ile kalıcılık yönünden çok başarılı leke kapatma yönüyle ise orta derece bir  başarı gösteriyordu. En büyük eksisi ürünün açık tonlu olanı bana uygun bir tonda olduğu için kullanabildim ancak diğer tonuna hiç dokunamadım. Çok kısa bir süre kullandıktan sonra kaybettim ve daha geçenlerde çok saçma bir yerde karşıma çıktı. Kullanmak istedim ancak kurumuş ve yapısı bozulmuş gibiydi. Bu yüzden atılacak kutusuna gitti.

30) Cecile Pudra 

Ceceli'nin bu pudrasını yanlış hatırlamıyorsam ablam vermişti Karşılığında kim bilir ne aldı 😃.
Kapağı sağlam ve oldukça kaliteli. Kapatıcılığı da bir pudraya göre oldukça iyi. Fazla tozutma yapmadı ve benim cildimde kalıp gibi durmadı. Gayet doğal bir duruşu var. Şuan Rimel London Stay Matte Transparent pudrasını kullanıyorum. Ondan çok memnunum. Cecile markasının bu pudrasını bir daha almam.

Evet canlarım, bu kadar uzun bir yazı olduğu için üzgünüm. Bölerek anlatmayı düşündüm ancak o zaman da aynı mantık oluyordu. Bir bitmedi mübarek destan yazmış dedirttiğim içinde ayrıca üzgünüm 😄
Umarım faydalı bir yazı olmuştur ve kafanızda biraz da olsa ürünler hakkında fikir oluşmuştur.
Bir sonra ki yazıma kadar kendinize çok iyi bakın 💓








Devamını Oku »

25 Ağustos 2017 Cuma

DENİZ TUZU ETKİLİ SAÇ ŞEKİLLENDİRİCİ SPREYİ ÜRÜN İNCELEMESİ


Saç ürünlerini ne kadar sevdiğimi daha önce söylemiş miydim? Söylemediysem veya söylemeye fırsatı bulamadıysam şimdi söylüyorum. Saç ürünleri hayatımın vazgeçilmezleri arasında. Yeni bir saç şekillendirici ürün arayışındayken Watsons’ın indirim bölümünde Watsons kartlılara özel 10 TL gibi bir fiyata Egos deniz tuzu etkili saç şekillendirici spreyini gördüm. 200 Ml’lik ürün oldukça bereketli benim için. Kokusu çok hoş ve insana kendisini denizin kıyısında gibi hissettiriyor. Açıkçası tadını da deneme fırsatı buldum. Merak etmeyin saç spreylerini içmiyorum. Yanlışlıkla ağzıma doğru sıkmıştım o kadar 😃Adından da anlaşıldığı üzere bildiğiniz deniz tuzu. 
Saçlarda ki etkisini de bir o kadar beğendim. İster kuru saça isterseniz nemli saça uygulayabiliyorsunuz. Ben duştan çıktıktan sonra saçlarım hafif nemliyken sıkıp, parmaklarımla şekillendiriyorum. Saçlarımın sadece uçlarına uyguluyorum. Ürünü diplere uygulamak pek uygun değil. Düz bir saç yapısına sahip olsam da spreyi sıktığım zaman saçlarım şekillendirdiğim gibi kalıyor ve uzun süre etkisini yitirmiyor. Denizden çıkmış gibi bir etki verdiği de doğru. Saçlarım ıslak ve doğal görünüyor. Sprey saçlara sıkıldığı zaman sertleştiriyor ancak bu sertlik sizi rahatsız edecek kadar uzun sürmüyor.

Beğendiğim Özellikleri
  • Saçlara doğal ve nemli bir görüntü vermesi
  • Ürün miktarının fazla olması 
  • Kolay uygulanabilmesi 
  • Kokusu ve yapısı
Beğenmediğim Özellikleri
  • Başlığından kesinlikle nefret ettim. Ürünü aldıktan kısa bir süre sonra başlık kısmı çalışmamaya başladı. Tabi bu durum benim sakarlığım yüzünden de olabilir. 😃
  • Kuru saçıma sıktığım zaman oluşan sertliği pek sevmedim. Neyse ki bu his uzun sürmedi.

Benim için bu ürünün sevdiğim ve sevmediğim özellikleri bu kadar. Zaten daha ne olsun 💗
Eğer sizde saç şekillendirici bir ürün arayışındaysanız ve uygun bir ürün olsun diyorsanız Egos deniz tuzu etkili saç şekillendirici spreyine göz atabilirsiniz. 

Sevgiyle Kalın, Yüzünüzden gülücük eksik olmasın ^-^










Devamını Oku »

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ KİTAP TANITIMI

Merhaba sevgili blog ailem ❤
Blog yazılarımı yavaş yavaş yazmaya ve sizlerle paylaşmaya başladım. Bu benim ilk blog tecrübem olduğu için eğer bir hata yaparsam kusuruma bakmayın lütfen :)
Bugün sizlere bir solukta okuduğum ve etkisinden bir türlü çıkamadığım bir kitabımı paylaşmak istiyorum. Khaled Hosseini'yi ben "Uçurtma Avcısı" kitabı ile tanımıştım. Yaklaşık 5 sene önce okumuş olamma rağmen şimdi bile kitabın her sayfasını özellikle sonlarını hatırlıyorum. Bu da bence yazarın seçtiği konular ve o konuları bizlere aktarış biçimi ile alakalı.


Kitapta Leyla ve Meryem adında ki iki kadının başlarından geçen olaylar anlatılıyor.

Meryem daha küçük yaşta hayatın getirdiği zorluklarla tek başına mücadele etmek zorunda kalan, babasına düşkün bir kızdı. Annesinin gözünde dünyaya hiç gelmemesi gereken, dünyaya gelmesi ile başlarına birçok sorun açan bir harami(gayrimeşru çocuk), babasının gözünde ise hediyeler ile kandırıp varlığını önemsemediği bir çocuktur.Meryem bir gün annesinin babası hakkında anlattıklarına inanmayı bırakıp babasının yanına gider.Babasının, annesinin ona anlattığı gibi kötü biri olmadığını, aslında kendisini sevdiğini ve onu gördüğünde sahip çıkıp kardeşleri ile tanıştıracağını düşünür. Ancak Meryem babasının yanına gittiğinde babasının tıpkı annesinin anlattığı gibi bir adam olduğunu acı bir şekilde öğrenir. Annesini kaybeden Meryem,eskiden çok istediği babasını yanına hiç istemeyerek yerleşir. Çilesi bununla da bitmez ve Meryemi hiç sevmeyen babasının eşlerinin yapmış olduğu bir plan ile, kendisinden yaşça büyük Raşit ile evlendirilir. Raşit evliliklerinin başlarında Meryem’e iyi davranır,onu gezdirir ancak Meryem ilk hamileliğinde düşük yaptıktan sonra işler değişir. Raşit artık eskisinden çok daha acımasız davranmaya, Meryemi dövmeye ve her fırsatta rencide etmeye başlar.

Leyla ise babası tarafından çok sevilen bir çocuktur Ancak aynı sevgiyi annesinden göremez. Çünkü annesinin gözü iki abisinden başka hiç kimseyi görmez.Ordu savaş için erkeklerş topladığında savaşa abileri de katılır. Annesi ise o günden sonra odasından temel ihtiyaçlar dışında hiç çıkmaz.Leyla günün büyük çoğunluğunda ev işleri ve yemek yapar. Kalan vaktini ise Tarık ile geçirir.
Tarık Leyla'nın en yakın arkadaşı aynı zamanda çocukluk aşkıdır. Brilikte vakit geçirmekten çok keyif alırlar. Tarık bir bacağını mayına basıp kaybetmiş,zeki ve korkusuz bir çocuktur. Leylayı elinden geldiğince koruyup kollamaya çalışır. Bir gün Afganistan da büyük bir savaş çıkar. Savaşın getirdiği olumsuzluklara ve kayıplara dayanamayan bir çok aile evini barkını hatta vatanını terk edip başka yerlere gitmeye başlarlar.Savaş zamanında Tarık da vatanını ve Leylayı terk eder.
Neredeyse gitmeyen tek aile olarak Leylalar kalır. Gitmeme sebepleri ise annesinin oğullarının anılarının olduğu evlerini ve oğullarının uğruna can verdikleri vatanını bırakmak istememesidir.
Leyla'nın ve eşinin ısrarı üzerinde ailesini kaybetmek istemediği için gitmeye razı olur ve hazırlıklar başlar. Gidecekleri gün Leylaların evine büyük bir bomba düşer ve düşen bu bomba ile Leyla annesini, babasını ve bir kulağını kaybeder. Leylayı bulunduğu durumdan kurtaran kişi Raşit olur.
Meryem ve Raşit, Leyla’nın iyileşmesi için ellerinden geleni yaparlar.Leyla bir süre kendine gelemez. Kendine geldiğinde ise anne ve babasını kaybettiğini ve hamile olduğunu öğrenir. Çok geçmeden çocukluk aşkı Tarık'ın öldüğü haberi ile de yüzleşmek zorunda kalır.
Hamile olduğu için gidecek başka bir yeri olmayan Leyla mecburiyetten Raşit ile evlenmek zorunda kalır. İlk başlarda Meryem ile hiç anlaşamasalar da Leyla'nın kızı Azize doğduğunda Meryem ile Leyla anne kız gibi olurlar.Her şeylerini paylaşırlar. Raşit Leyla'ya evin hanımı gibi davranırken Meryeme evin hizmetçisi gibi davranır.
  Leyla ikinci kez hamile kalır ve Raşit’in oğlu Zalmay dünyaya gelir.Çocuklar yavaş yavaş büyümeye başladığı sıralarda savaş kendini daha ciddi hali ile göstermeye başlar. Kadınlara verilen haklar ellerinden alınır sokağa yanında bir erkek olmadan dışarı çıkanlar kırbaçlanır. Raşit savaşı bahane ederek Azizeyi yetimhaneye yollar. Leyla ve Meryem için hayat tekrar zor ve acımasız olmaya başlamıştır.Uzun bir aradan sonra Leyla'nın öldü olarak bildiği Tarık gelir. Leyla Tarık’ı karşısında görünce gözlerine inanamaz. Daha sonra Raşit’in kendisi ile evlenmesi için oyun oynadığını anlar.Leyla Tarık’a her şeyi en baştan anlatır. Raşit eve döndüğünde ise Zalmay babasına eve gelip annesi ile konuşan yabancıdan bahseder. Raşit çocuğun bahsettiği kişinin Tarık olduğunu anlayınca deliye döner ve Leylayı öldüresiye döver. Meryem ne kadar engel olmaya çalışsa da başaramaz. O da dayaktan nasibini alır. Raşit’in gözü dönüp Leylayı boğmaya kalkması, Meryem de büyük bir korku uyandırır ve eline aldığı bir kürek ile Raşit’i öldürür. Leyla'nın hayatına devam etmesine, Tarık ve çocuklar ile birlikte kaçmasına yardım eder. Leyla'nın tüm ısrarlarına rağmen onlarla birlikte kaçmaz ve suçunu itiraf eder.Leyla için yeni bir hayat başlarken Meryem için hayat artık son bulmuştur. Meryem suçunu itiraf ettikten sonra idam edilir.Harami ( gayrimeşru çocuk) olarak doğmuştur ancak kahraman bir anne gibi ölür.Leyla, Tarık ve çocuklar savaş biter bitmez Afganistan’a geri döner. Leyla Azizenin daha önceden verildiği yetimhane de öğretmen olur. Hayatı boyunca Meryem’i unutmaz ve hep onun başarılarından mutlu olduğunu bilerek yaşar.

Romanı: konusu, karakterleri ve olayları anlatış biçimi ile çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim.Afganistan da olan savaş, evsiz, yurtsuz, hatta kimsesiz kalan insanlar ve kadınlara bu derece köle gibi davranılması insanı derinden etkiliyor. Açıkçası Tarık’ın Leylayı bu kadar kolay bırakıp gidebilmesi, bir anlamda ondan vazgeçmesi bana romanın en güçsüz yeri olduğunu düşündürdü. Yine de her şeye rağmen sonunda kavuşabilmelerine sevindim.Kaderin bir türlü yüzüne gülmediği Meryem ise bu kitapta en beğendiğim karakter oldu.Özellikle suçunu itiraf ettikten sonra idam edilmesi ve yaptığı o büyük fedakârlık beni en çok duygulandıran olaydı.Herkesin her sayfasını büyük bir merakla okuyacağını ve kitabın başından sonuna kadar Meryem ile Leyla'nın yaşadığı çaresizliği hissedeceğini düşünüyorum. Eminim o dönemde kadın olmanın ne kadar zor olduğunu okumakta hepinizin içini sızlatacaktır.Bu roman sizi kimi zaman duygulandıracak, kimi zaman kızdıracak ve kimi zamanda gözyaşlarınızın arasından gülümsetecektir.Dram severler başta olmak üzere, herkese okunmasını tavsiye ederim.

Devamını Oku »