27 Aralık 2017 Çarşamba

İZLENMESİ GEREKEN 5 AAMİR KHAN FİLMİ

Merhaba sevgili blog ailem ❤

Bugün seveceğinizi düşündüğüm 5 adet Aamir Khan filmi önermek istiyorum.
Hint filmleri ve Bollywood deyince sizin aklınıza kim geliyor bilmiyorum ama benim aklıma ilk gelen isim her zaman Aamir Khan oluyor. Bollywood filmlerini onun sayesinde tanımış olmamda belki bunda etkilidir. İzlediğim her filminde çok başarılı bir oyunculuk sergilemekle beraber aynı zamanda vermek istenilen mesajı çok güzel bir şekilde izleyenlere ulaştırabiliyor.
Filmlerinde canlandırdığı karakteri benimsemesi,sempatikliği,fikirlerini dile getirme tarzını oldukça beğeniyorum. Bu yüzden sizler için izlenmesi gereken 5 Aamir Khan filmi hazırladım.

GHAJİNİ 


Bu filmin afiş resmine bakarak bir dövüş filmi sanmanızı istemem. Bu yüzden hemen filmi açıklamaya başlıyorum. Ghajini benim izlediğim en iyi Hint filmleri sıralamasında ilk 3'e girmeyi başaran filmlerden birisidir. Akıl oyunları filminden uyarlanan bu filmde Aamir Khan o kadar başarılı bir performans sergilemiş ki izlerken tüylerim diken diken oldu desem yeridir.
Filmin konusundan kısaca bahsedeyim.
Filmin ilk kısımlarında  Sanjay Singhania(Aamir Khan) her 15 dakika da bir hafızasını kaybeden,hatırlamak için sürekli notlar alan,resimler çeken birisi olarak karşımıza çıkıyor. Hafızasında,duvarlarında,aldığı notlarda tek bir isim dikkat çekiyor. Ghajini. Film ilerledikçe Sanjay Singhania'nin Hindistan'ın en zengin iş adamlarından olduğunu,Kalpana adında bir kızı sevdiğini ve kendisini kıza karşı fakir olarak gösterdiğini görüyoruz. İkilinin aşkını ufak bir tebessümle izlerken, Ghajini adında ki mafya babası Kalpana'ya musallat oluyor ve onun için acımasız bir son yazıyor. Sanjay Singhania ise aldığı darbelerden dolayı hafızasını kaybediyor. 
Hatırlamak için notlar aldığı Ghajini'yi bulmak, sevgilisine yaptıklarını ödetmek için büyük bir mücadele veriyor.Film aslında düşünüldüğü gibi dövüş filmi değil aksine buram buram masumiyet kokan bir aşk filmidir. Aşkı için intikam yemini etmiş bir adamın filmi de diyebiliriz.Şiddetle izlemenizi tavsiye ediyorum.

                                     



3 İDİOTS - 3 AHMAK


İlk izlediğim Hint filmi ve Aamir Khanın izlediğim ilk filmi olan 3 idiots, izlerken en çok etkilendiğim filmlerden birisiydi. Hint filmleri bildiğiniz gibi normal filmlere göre daha uzun sürüyor. Bu filmde yaklaşık 3 saat falan sürüyordu ancak çok sürükleyici olduğundan izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. 
Filmin konusu:
Film bir üniversitede mühendislik okuyan 3 yakın arkadaşın yaşadığı serüvenleri ve eğitim sistemine karşı verdikleri tepkileri anlatmaktadır.
Farhan,Raju ve Rancho(Aamir Khan) adındaki bu 3 arkadaş eğitim sisteminden oldukça şikayetçidirler. Grubun en zekisi olan Rancho eğitim sistemi yüzünden okuldan soğuyan,baskı altında kalan, intihar eden öğrencileri gördükçe bir şeyler yapması gerektiğini düşünür ve okul müdürüne kafa tutar. Korkusuz olmasının yanında, kararlı olması, fikir ve düşüncelerini dile getirmesi ve sistemi eleştirmesi okul müdürüne zor zamanlar yaşatır. Eğlencenin bol olduğu bu filmde aynı zamanda izleyenlere de çok güzel mesajlar verilmektedir. Bence ailecek izlenebilecek en iyi filmlerden birisi.

                                            

FANAA 


Bu film de aynı şekilde sevdiğim bir Aamir Khan filmi ancak itiraf etmeliyim ki diğer filmleri kadar unutulmaz değil. En azından benim için değil. Filmin konusu çok güzel olmasına rağmen arada bu filmi izlerken olayların bağlantısını yakalayamadığım anlar olmuştu. Yine de izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
Filmin Konusu:
Zooni kör bir kızdır ancak güzelliği ve neşesi ile herkesi büyülemektedir Bir gün kendisi kadar eğlenceli ve bir o kadar da yakışıklı Rehan (Aamir Khan) ile tanışır ve zamanla âşık olur. İkili aşklarını en masum şekilde yaşar. Rehan yeniden görebilmesi için Zooni’ye her türlü desteği verir ve onu ameliyat olmaya ikna eder. Zooni her ne kadar ameliyat olmaktan korksa da , âşık olduğu adamı görebilmek için ameliyat olur. Ameliyat oldukça başarılı geçer ve Zooni görmeye başlar. Göremediği tek kişi Rehandır. Çünkü Rehan ortadan kaybolmuştur. Aynı gün ülkede büyük çaplı bir terör saldırısı gerçekleşir. Zooni o saldırıda Rehan’ın öldüğünü düşünür ve tüm dünyası başına yıkılır. Zooni ve Rehanın bir de çocukları olur. Yıllarca Rehan'ın acısını yaşayan Zooni bir gün Rehan’ın ölmediğini acı bir şekilde öğrenir.

                                         


DHOOM 3 


Sihirbaz filmlerini çok seven birisi olarak bu filmi de çok beğenerek izledim. Dhoom serisinin tamamını izlemedim ancak 3. filmde Aamir Khan oynadığı için hiç düşünmeden izledim ve iyi ki de izlemişim. Tam tadında  bir filmdi benim için.
Filmin Konusu:
Küçük yaştan itibaren babasının yanında sirk gösterileri yapan, eğitim alan Sahir aynı zamanda çok yetenekli bir çocuktur. Bütün günü Sirkte eğlenmekle ve babasına yardım etmekle geçmektedir. Ancak bir zaman sonra sirkte durumlar kötü gitmeye başlar.Sirke eskisi kadar insan gelmemeye başlar ve maddi anlamda sıkıntı çekerler. Sahir'in babası sirki kurtarmak için bankadan borç alır ancak borcu geri ödeyemez. Banka ise hemen peşlerine düşer ve sirki kapatmalarını ister. Sahir'in babası oğlu ile birlikte çok özel bir gösteri hazırlar. Yinede bankadan gelenleri ikna edemez. Sahir'in babası Sirkin kapandığını görmemek için intihar eder. O zamanda sonra Sahir babasının intikamını almak için bankalara çeşitli oyunlar oynar. Özellikle sihirbazlık filmlerini seviyorsanız mutlaka izlemelisiniz.

                                            

TAARE ZAMEEN PAR - HER ÇOCUK ÖZELDİR 

Bu Filmde Aamir Khan'ın çok güzel bir mesaj verdiği ve bu mesajı filmde olabildiğince yansıttığı çok beğenerek izlediğim bir filmidir. Filmde çocuklara gerek özel hayatında, gerek öğrenim hayatında baskı yapılmaması gerektiğini,çocukların dilinden konuşabilmeyi ancak o zaman onları anlayabileceğimizi başarılı bir şekilde işlemişler.
Filmin konusu: 
Disleksi hastası olan Ishaan, okulda öğretmenleri evde ailesi tarafından hor görülen bir çocuktur. Aile çocuklarının hastalığını bilmemekle beraber araştırmayıp onu şımarık,tembel ve işe yaramaz birisi olarak görürler. okulda öğretmenleri zeka geriliği olduğunu düşünür ve yaptığı her yanlışta Ishaanı cezalandırırlar. Ishaan'ın bu durumunu yatılı olarak gittiği bir okuldaki çocuklarla en iyi anlaşan onların dilini anlayan ve onların dilinden konuşabilen bir resim öğretmeni yani Ram Shankar(Aamir Khan) fark eder.  Herkesin şımarık ve hayalperest olarak gördüğü Ishaan hastalığını öğretmeni sayesinde fark eder ve yeteneğini ortaya çıkarır. Ram Shankar bir çocuğu kazanabilmek adına her şeyi yapar ve Ram Shankar'ın ne kadar zeki ve ne kadar yetenekli olduğunu herkese gösterir. 



Eğer Aamir Khan filmlerini hiç izlemediyseniz bu filmlerden birini izleyerek başlayabilirsiniz.

Sevgiyle Kalın ❤


Devamını Oku »

26 Aralık 2017 Salı

YILBAŞI İNDİRİM ALIŞVERİŞİM PART 1

Merhaba sevgili blog ailem ❤


Hepinizin bildiği gibi yılbaşı demek, indirim demek. Hemde öyle küçük çaplı indirimler değil %50'ye varan indirimlerden bahsediyorum. Bende bu indirimleri fırsat bilip parça parça alışveriş yapmaktansa topluca alışverişimi yapıyorum. Bu şekilde benim için daha kolay oluyor. Telefonumun kamerasından bir problem olduğundan ve fotoğraf makinem de bozulduğundan, fotoğrafların kalitesi düşük oluyor. Bu yüzden kusuruma bakmayın. En kısa zamanda bu konu ile ilgilenip daha güzel fotoğraflar çekmeye çalışacağım. Aldığım her ürünü denedikten sonra uzun uzun yorumlayacağım için çok fazla ayrıntıya girmeyi düşünmüyorum.
Hazırsanız yılbaşı indirim alışverişinden aldıklarım ile başlayalım :))


İlk olarak saç bakımı için aldığım ürünlerden başlamak istiyorum.

  • Urban Care Kuru Şampuan  İt's So High - 19.90 TL (Watsons)
Yağlı saçlar için çözüm önerileri yazımda da bahsettiğim gibi kuru şampuanların zaman zaman günümü kurtardığı olmuştur.İlk kuru şampuan deneyimimi Elidor ile yaşamıştım ancak fazla hoşuma gitmediği için bir daha kullanmamıştım. Saçlarımın dengesi bozulunca Batiste'nin bir kuru şampuanını denedim ve çok beğendim.Ancak biliyorsunuz ki Batiste kuru şampuanlarının fiyatı oldukça yüksek. Bu yüzden bu alışverişimde Urban Care İt's So High kuru şampuanını merak ettiğim için almak istedim. Saçlara ağırlık yapmadan,fazla yağdan arındırmayı ve aynı zamanda saça hacim vermeyi vaat ediyor.
  • Gliss İntense Therapy Yeniden Yapılandırıcı Şampuan - 12.90 (Watsons)
Bu şampuan ile Elle beauty box kutusu ile tanıştığımdan ve kullanmaya yeni yeni başladığımdan bahsetmiştim. Elimin altında yedek bulunsun diye bu alışverişimde tekrar almak istedim.Benim saçlarımda şimdilik bir problem yaratmadı. Kokusunu çok seviyorum. Saçlarımda kepek ve kaşıntı yapmadı. Aynı zamanda saçı yumuşacık yapıyor.

  • Egos Milky Durulanmayan Saç Köpüğü - 9.90 TL (Watsons)
Saç spreylerini ve saç köpüklerini kullanmayı fazla sevmesem de Egosun bu ürününü çok merak ediyordum. Daha önce Egos'un deniz tuzu etkili saç şekillendirici spreyini kullanmış ve çok beğenmiştim. Bu ürününün de indirimde 10 TL'ye düştüğünü görünce hemen almak istedim. Ürün saçların kolay taranmasını,nemlendirilmesini ve içerisinde bulunan süt proteinleri sayesinde saça bakım ve onarım yapmayı vaat ediyor. Denedikten sonra uzun uzun yorumlayacağım.
  • Advance Techniques - 8.90 TL ( Avon)
Avon'un saç serumlarını ve parfümlerini oldum olası hep sevmişimdir. Bu saç bakım yağını da uzun bir zamandır kullanıyorum. Neredeyse 5.şişem falan olmuştur. Hem uygun fiyatlı hem de saçı gerçekten çok güzel besliyor. Az bir miktar yağı elinizde ısıtıp saç uçlarınıza sürmek hem kırık oluşumunu önlemekle beraber,saçlarınızın onarılmasında da yardımcı oluyor.


Ağız Bakım ürünleri olarak ise daha önceden kullandığım ve memnun kaldığım ürünlerden almak istedim.

  • Listerine Advanced White & Listerine Cool Mint Ağız Bakım Suları - 11 TL (Watsons)
 Ağzı bakım sularından beyaz olanı 5 kutu falan bitirdim. Verdiği ferahlık ve temizlik hissini ben seviyorum. Ayrıca dişleri beyazlatma konusunda verdiği vaatleri de yerine getiren bir ürün. Listerine Cool Mint ise nane ferahlığı sevenler için güzel bir ağız bakım suyu. İlk defa kullandığım için çok fazla yorum yapamıyorum. En kısa zamanda bu ikili ile ilgilide bir yazı hazırlarım.
  • Perpermint Ağız Spreyi - 5.90 TL (Watsons)
Bu ağız spreyini ne zaman kullansam kendimi Çocuklar duymasındaki Fıs fıs İsmail gibi hissediyorum :D 
Özellikle sigara kullananlar için bence çok güzel bir ürün. Ben sigara kullanmıyorum ama iş yerinde falan ağır bir yemek yediysem veya hasta olduğum zamanlarda ağzımda kötü bir tat hissediyorsam bu ürünü kullanıyorum. Anında nefesinizi tazeliyor. Kullandığım biter bitmez yenisini aldım.


  • Kore Maskeleri - 2.99 TL (Watsons)

Ne zaman Watsons mağazasına gitsem hemen bu Kore maskelerinin olduğu bölüme gider ve fazlaca alırım. Maskelerin kullandıktan sonraki etkileri çok başarılı. Aynı zamanda fiyatları da bana göre gayet uygun. 


Cilt Bakım ürünleri olarak ise daha çok merak ettiğim ürünleri almaya çalıştım.
  • Loreal Paris Mucizevi Yüz Bakım Yağı - 19.90 TL (Watsons)
Loreal'in bu yüz bakım yağını cildin nem dengesini sağladığı için ve kış aylarında benim cildim ekstra bir neme ihtiyaç duyduğu için aldım.

  • Pink By Pure Beauty Serisi So Glow -23.90 TL Watsons
Uzun bir süredir merak ettiğim bu serinin yalnızca iki ürününü alma fırsatım oldu. Diğer ürünler bittiği için biraz daha beklemem gerekecek. Bu serinin hem gençlere hitap etmesi hemde cilde doğal bir ışıltı vermeyi vaat ettiği için aldım.

  • Pink By Pure Beauty Serisi So Bright Spot Essence - 17.90 TL Watsons
Aynı serisinin bölgesel kullanım için uygun olan ve lekeleri açmayı vaat eden bu ürününü watsons da çalışan bayan önerdiği için aldım. Kendisi sivilce izlerinden denediğini ve faydasını gördüğünü söylemişti. Bende aynı şekilde yüzümdeki sivilce lekelerinde denemeyi düşünüyorum.

  • Garnier Matlaştırıcı Nemlendirici Krem (Yeşil Çay) - 11.90 TL Watsons
Garnier nemlendirici kremlerinden 2 tane falan kullanmıştım. Birisi nar özlü nem bombası, birisi karma ciltler için olan bir nemlendirici kremdi. Bu kremin içerisinden yeşil çay olduğunu görünce dayanamadım evde nemlendirici kremi olmasına rağmen bir tane de bundan aldım :D


Renkli kozmetik ürünü olarak pek bir şey almadım. Evde yeterince kullanmadığım ürün var zaten. Bu kısım benim ihtiyaca yönelik bir alışverişim oldu.

  • Rimmel London Lasting Finish Fondöten 200 Soft Beige - 15 TL (Watsons)
Bu fondöten için uygun fiyatlı en sevdiğim fondöten diyebilirim. Bir tane bitirdim hemen indirime girmişken 2.sini aldım. Kapatıcılığı orta derece ve tenim ile çok güzel uyum sağlıyor. Ayrıntılı bir yazı yazacağım için detaya girmiyorum ama fikir olması için ne kadar sevdiğimi bilin istedim :)
  • Maybelline Master Blush (Allık) Paleti  -  22 TL( Gratis)
Bu allık paletine tek kelime ile bayıldım diyebilirim. İçerisinde barındırdığı renkler çok güzel ve pigmentasyon olarak çok başarılı. İçerisinde 1 adet highlight 3 adet allık bulunuyor. Bence indirimde mutlaka alınması gereken kozmetik ürünlerinden birisi. 
  • Maybelline Lash Sensational Maskara - 19.90 TL (Gratis)
İndirim zamanında mutlaka alınması gerektiğini düşündüğüm bir diğer kozmetik ürünü kesinlikle bu maskara. Kirpiklere çok güzel hacim veren, tek tek ayıran ve uzun süre kirpiklerde durabilen bir maskaradır kendisi. 

Evet canlarım benim yılbaşı indirim alışverişimin bir kısmı bu şekildeydi. Çok fazla uzattığımı düşünebilirsiniz. Çünkü bende öyle düşünüyorum ama az da olsa ürünler hakkında da fikir vermeye çalıştım. Umarım faydalı bir yazı olmuştur. 

Sevgiyle Kalın ❤




















Devamını Oku »

20 Aralık 2017 Çarşamba

YAĞLI SAÇLAR İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Merhaba sevgili blog ailem ❤


Benim için bir sorun haline dönüşen yağlı saçlarım ve bu sorunun getirdiği olumsuzlukları sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında hepinizin bildiği gibi yağlı saç demek, sağlıklı saç demektir. Çevremde kime saçım çok çabuk yağlanıyor desem, "ne güzel işte bu saçının sağlıklı olduğunu gösterir" şeklinde yorumlar alıyorum. Saçımın sağlıklı olması, beslenmesi benim için çok güzel bir şey ancak çalışan biriyseniz ve kendinize yeterince vakit ayıramıyorsanız bu durum sizin için çok büyük bir problem olabiliyor. 
Öncelikli olarak bir saçın neden çabuk yağlandığını ve neler yapılması gerektiğini kendi gözlemlerime dayanarak anlatmaya çalışacağım.
  • Çok Sık Şampuan Değiştirmeyin.
Şampuan saçı kirden arındırmaya, temizlemeye ve beslemeye yararken, benim yaptığım yanlış seçimlerden dolayı kullandığım şampuanlar saçımı yağlandırmaya başladı. Doğru şampuanı bulmak için sürekli bir arayış içindeydim ve denediğim her şampuan bana hayal kırıklığı ve yıpranmış bir saç olarak geri dönüyordu. Sürekli saça yeni ürünler denemek saçın nem dengesini bozmakla kalmaz aynı zamanda kaşıntı,kepek gibi sorunlara da yol açabilir. Neyse ki ben bu sorunu Elle Beauty Box kutusu ile birlikte gelen Gliss İntense Therapy şampuanı ile çözmüş bulunuyorum.
  • Sürekli Saçınızla Oynamayın!
Bu cümleyi belki de birçok kişiden duymuşsunuzdur. Gün içerisinde bende ellerimi sürekli saçıma götüren birisiyim. Saçlarıma şekil vermeyi,dokunmayı ve oynamayı çok seviyorum. Ancak bu yaptığım hareketin bir zaman sonra saçımı çokta iyi etkilemediğini gördüm. Özellikle ellerimin sandığım kadar temiz olmadığını fark ettiğimde insanların neden sürekli saç ile oynamak yağlanmasına neden olur dediğini anladım. Sonuçta ister istemez bilgisayar,kalem,masa gibi birçok yere temas ediyoruz ve her temasımızda elimizi yıkamamız mümkün olmuyor. Bu yüzden saçımızla oynadığımızda ellerimizdeki kirin saçımıza bulaşmasını engelleyemiyoruz. 
  • Saçlarınızı Her Gün Yıkamayın.
Doğruluğunu deneyerek onayladığım bir durumda saçın ne kadar çok yıkanırsa o kadar fazla yağlandığı oldu. Saçımızı temizlemek için yıkıyoruz ancak böyle yaparak saçlarımıza daha fazla zarar veriyoruz. Eskiden benim saçlarım 3 günde bir yağlanırdı. Saçımı sürekli yıkamaya alıştırdıktan sonra 2 günde bir yıkar hale gelmiştim. Daha sonra bu durum tamamen değişti ve saçlarımı her gün yıkamak zorunda kalmaya başladım. Çalışan bir insan olunca da yağlı hissettiğiniz bir saç ile işe gitmek istemiyorsunuz ve her gün saçlarınız şampuan, kurutma ve şekil verme gibi işlemlere maruz kalıyor. Bu durumun saçıma zarar verdiğini fark ettiğimde ne kadar saçımı yağlı hissetsem de her gün yıkamamaya özen gösterdim ve saçlarım tekrar eski düzenine alışmaya başladı. En azından şimdilik yıkama süremi tekrar 2 güne çıkarmış bulunmaktayım. 
Ayrıca saçınız yağlı olduğunda dışarı çıkmak zorundaysanız  bu soğuk havalarda yıkamak yerine şapka takabilirsiniz. Şapka hem şık duruyor hem de saçlarınızı çok iyi saklıyor.
  • Saç Kremi Kullanırken Dikkatli Olun.
Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisinin de saç kremi olduğunu düşünüyorum. Saçlarımız çok dolaştığında veya kullandığımız şampuan saçımızı yeteri kadar yumuşatmadığı zamanlarda elimiz hemen bir saç kremine gidiyor. Saç derimiz saçlarımızı yıkadıktan 2-3 saat sonra kendi kendini nemlendirme işlemine başlıyor. Bu yüzden saç kremini sadece saçın boy ve uç kısımlarına kullanmaya dikkat etmeliyiz.. Ben kendime bu şekilde alışkanlık edindiğim için saç kreminin üzerinde tüm saça uygulanabilir yazsa bile sadece saçımın boylarına ve uçlarına sürüyorum. Aksi halde saçımı gerçekten yağlı hissediyorum.
  • Saçlarınızı Zararlı Ürünlerden Koruyun!
Saçlar bir insanın tarzını ve güzelliğini çok iyi yansıtıyor.Özellikle biz kızlar dışarıya çıkacağımız zaman saçlarımıza ne şekil vereceğimizi şaşırırız. Bu yüzden sürekli saçlarımıza maşa yapıyoruz, düzleştiriyoruz, bolca sprey sıkıyoruz ve tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de saçlarımızın yıpranmamasını istiyoruz. Hayaller hayatlar yani :D
Saçlarımıza sürdüğümüz her kimyasal ürün, ısı ile yapılan işlemler saçlarımızın sadece yağlanmasına değil aynı zaman da yıpranmasına ve güçsüzleşmesine de yol açıyor. Hele ki sabah maşa yaptığımız saçı akşam yıkıyor ve ertesi sabah tekrar maşa yapıyorsak (kendimden bahsediyorum) işte o zaman vay halimize. Yaptığım her yanlış duruma işi bahane etmem ne kadar doğru oluyor bilmiyorum ama bu konuda da tekrar bahane olarak iş hayatımı sunmak zorundayım. Okula giderken veya dışarıya gezmeye çıkarken saçı bağlamak, topuz yapmak hem pratik hem de şık oluyor. Ancak ben kendimi saçlarım açıkken daha iyi hissettiğimden işe bir gün saçlarım dümdüz bir gün maşalı gidiyordum. Bu yüzden ilk zamanlar saçımı epey bir yormuştum. Ancak şimdi saçımı yıkama süremi 2 günde bir olarak ayarladığım için maşa yaptığım bir saçı 2 gün kullanıyor bir sonraki gün ısı gerektirmeyen bir model deniyorum. Sizde eğer saçınızı sürekli ısıya maruz bırakıyorsanız, yeni saç modelleri bularak bu probleminizi ortadan kaldırabilirsiniz. Ayrıca saçlarınızı sertleştiren ve ağırlaştıran saç spreylerinden veya köpüklerden kesinlikle uzak durmalısınız.

  • Kuru Şampuan Hayat Kurtarır 
Saç spreylerinden ve köpüklerden uzak durabilirsiniz derken kastettiğim kuru şampuanlar değildi. Saçlarımın dengesi bozulmadan önce yani yağlı değilde normal saçlara sahip olduğum zamanlarda kuru şampuanı hiç denememiştim. Ancak bir gün yağlı saçlarım için çözüm arayışındayken batiste kuru şampuanlarını keşfettim. Bu konu hakkında ayrı bir blog yazısı yazacağım için detaya girmek istemiyorum. Ben kuru şampuanları genelde saçımı yıkamaya fırsatım yoksa ve saçımı yağlı hissediyorsam kullanıyorum. Böyle durumlarda gerçekten çok işe yarıyor. Tabi kullandığınız kuru şampuanda bir o kadar önemli. Saçta ağırlık yapmayan ve beyaz pudramsı kalıntılar bırakmayan kuru şampuanlar tercih etmelisiniz.

Bu yazımda, çabuk yağlanan saçlar için yapılması gerekenler üzerinde durmaya çalıştım.Umarım sizin için faydalı olmuştur.

Sevgiyle Kalın ❤




Devamını Oku »

6 Aralık 2017 Çarşamba

DAX SUPERGRO SAÇ GÜÇLENDİRİCİ BAKIM YAĞI ÜRÜN İNCELEMESİ

Merhaba sevgili blog ailem 💓
Bugün sizlere saç bakımın da kullanmaktan vazgeçmediğim ve bir o kadar memnun kaldığım bir ürünü tanıtmak istiyorum. Birçok kişinin saç bakım rutinine çoktan eklenmiş olan bu ürün Dax SuperGro saç bakım yağından başkası değil. Bu yağ ile Duygu Özarslan'ın saç uzatma videosu ile tanışmıştım. Etkilerini baya bir överek anlattığı için merak edip araştırmaya başladım. İnternet de yazan yorumları da bir bir okuduktan sonra denemeye karar verdim. İyi ki karar vermişim diyorum.


Ürünün İçeriğine şöyle bir göz atmak gerekirse;
Hindistan cevizi yağı,badem yağı,susam yağı,jojoba yağı gibi çeşitli yağlar;çay özü,aleovera,buğday ve papatya özleri gibi çeşitli özler ile zenginleştirilmiş bir içeriğe sahip.  Bu saç bakım yağının, saçı güçlendirme, parlaklık ve yumuşaklık kazandırma ve saçın hızlı uzamasını yardımcı olma gibi vaatleri bulunuyor.Peki, bu vaatlerini gerçekleştiriyor mu? derseniz yazının devamını okuyun derim. :D

Dax Supergro saç bakım yağının yapısı vazeline benziyor. Normalde katı kıvamda ancak elinizin ısısı ile anında eriyip sıvı bir hal alıyor. Bu şekilde saçlarınıza kolaylıkla uygulayabiliyorsunuz. İçerisinde hindistan cevizi yağının kokusu daha yoğun bir şekilde bulunuyor. Bunun sebebi yağların miktarından kaynaklı veya kendi kokularının keskinliğinden kaynaklı olabilir.Kokusu yoğun olsa da rahatsız edici derece de değil. Tabi ki bu durum koku hassasiyetinize göre değişebilir.


Ürünün uygulanması son derece basit. Ben yağı saçlarımı küçük küçük ayırarak uygulamayı tercih ettim. Eğer amacınız saç uzatmak ise sizde bu şekilde uygulayabilirsiniz. Saçlarınızı küçük tutamlar halinde ayırıp, parmaklarınıza aldığınız az miktarda ürünü saç diplerinden, uçlara kadar uygulayın. Daha sonra avucunuzda ısıttığınız yağı tüm saçınıza sürün. Bu şekilde hem saç dipleri hem de saç uçları güçlenmiş olur. Eğer bu şekilde detaylarla uğraşmak istemezseniz, saçıma parlaklık versin yeter derseniz sadece saç uçlarınıza az bir miktar uygulayabilirsiniz.

Ben genelde saçımın tamamına uygulayıp en az 2 saat bekletmeye çalışıyorum. Vaktim olduğunda ise tüm gün bekletiyorum. Saçta kaldığı süre boyunca bana bir rahatsızlık vermedi. İlk başta saçınızda bir ürün olmasından dolayı kaşıntı oluyor ama fazla uzun sürmüyor. Benim için bu ürünün en kötü yanı saçtan çok zor arınması oldu. Yıkama aşamasında saçlarıma su değdirmeden iyice şampuanlayıp daha sonra su ile yıkıyorum. 3. hatta 4. şampuandan sonra saçtan arınmış oluyor.
Eğer ilk 2 şampuandan sonra saçtan arındı zanneder yıkama işleminizi bitirmiş olursanız büyük bir hata yaparsınız. Çünkü ertesi gün saçlarınız hiç yıkanmamış gibi yağlı olacaktır. Bu yüzden saçınızı yıkamadan önce su değdirmeden şampuan ile iyice arındırmaya çalışın.Hatta bu ürün için özel olarak kullanılan kalıntı giderici şampuanların olduğunu duymuştum. Kullanmadığım için  işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum ama gratis veya watsons mağazalarından alıp deneyebilirsiniz.

Dax Supergro Saç Bakım Yağı ile İlgili Olarak:

→ Saçlara çok güzel bir parlaklık kazandırıyor.
→ Saçları yumuşacık yapıyor.
→Saçlarım dökülmediği ve beklentimin saç dökülmesini gidermesi olmadığı için bu özelliği hakkında pek yorum yapamıyorum.
→Saçları çok iyi bir şekilde besliyor ve kırılmalara karşı da büyük bir etkisi var.
→Saç uzamasını büyük bir ölçüde hızlandırıyor. Birebir gözlemlerime dayanarak söylüyorum. (Kullandıktan 1 ay sonra çoğu kişi saçlarımın uzadığını söylemişti.)
→Saçtan çok zor arınıyor.
,

Son olarak ben bu saç bakım yağını gratis indiriminden 35 TL gibi bir fiyata almıştım. Normal fiyatı 44 TL olması lazım. Benim için indirim zamanında mutlaka alınması gereken saç bakım ürünlerinin arasında yer alıyor. Ayrıca oldukça bereketli bir ürün. Ben haftada 1 veya bazen 2 kez kullanmama rağmen yaklaşık 4 aydır bitiremedim. Hatta yarısına bile gelemedim. Bu yüzden uzun bir süre kullanabilirsiniz. Eğer bir saç bakım ürünü arayışındaysanız mutlaka şans verin derim.

Sevgiyle Kalın ❤













Devamını Oku »

28 Kasım 2017 Salı

ESSENCE ALL ABOUT TOFFEE FAR PALETİ İNCELEME

Merhaba sevgili blog ailem ❤

Far paletleri ile daha doğrusu far sürmek ile pek fazla aram olmasa da sürekli yeni far paleti arayışında oluyorum. Açıkçası far sürme konusunda çok başarılı olduğumu da söyleyemem. Sadece özel günlerde veya canım istediği zaman far sürüyorum. Geçenlerde eve shop'dan online alışveriş yaparken Essence all about toffee far paleti dikkatimi çekti. Hem uygun fiyatlı hem de içerisinde bulunan renklerin güzelliğini görünce alıp denemek istedim.


İçerisinde 8 adet birbirinden güzel renkler bulunuyor. Bunlardan 5 tanesi açık 3 tanesi koyu renkler. Aynı şekilde 5 rengi normal 3 rengi ışıltılı bir yapıya sahip. Farlar her farda olduğu gibi hafif tozutma yapıyorlar. Pigmentasyon olarak orta derece diyebilirim. Bazı renkler far bazı olmadan rengini pek belli edemezken, bazı renkler çok başarılı bir şekilde rengini veriyor.



Ben kullanmadan önce far bazı kullanmıyorum ama dediğim gibi far bazı kullanıldığında renkler daha yoğun ve daha belirgin duruyor. Kalıcılık olarak gün boyu sürdüğünü söyleyemem ama yinede belirli bir süre sizi idare edecektir. Uygulaması ve dağıtması son derece basit.


Resimde bir kaç rengin nasıl durduğunu göstermek istedim. Ben bu far paletini eve shop'dan indirimli 8 TL gibi bir fiyata almıştım. Normal fiyatı 16 TL olması lazım. Bence uygun fiyatlı far paleti arayışında olanlar bu paleti deneyebilirler.


Bir sonraki yazıma kadar Sevgiyle Kalın ❤









Devamını Oku »

27 Kasım 2017 Pazartesi

DENEBUNU EKİM AYI KUTUSU

Merhaba sevgili blog ailem ❤


Sizinle ve sayfamla ilgilenemediğim için, üzgün olduğum kısımlarını artık geçiyorum.Bugün size yeni bir bilgi ile geldim. Tüm yeni şeyleri blog sitemi açtıktan sonra keşfetmeye başladım. Yeni keşiflerimden birisi de Denebunu kutusu oldu. Denebunu'nun temel amacı, bazen deneme boy ürünleri, bazen tam boy olan ürünleri gönderip kullanıcıların ücretsiz bir şekilde denemelerini ve yorumlamalarını sağlıyor.
İlk başta duyduğumda kargo dahil her ürünün ücretsiz gönderileceği bilgisi pek doğru gelmemişti. Yinede üye olmaktan bir şey çıkmaz diyerek siteye üyeliğimi yapmıştım.
Siteye ilk eylül ayında üye oldum ve ekim ayında ilk kutum elime ulaştı. Her ne kadar bu yazıyı kasım ayının sonuna doğru yazıyor olsam da çaktırmıyorum 😊
Kutunun içerisinden çıkan ürünlere gelecek olursak, her ay farklı farklı ürünler oluyor. Bu ürünler kozmetik, yemek ve temizlik olabiliyor.Ürünleri aldıktan sonra deneyip,yorumlarınızı bildirmeniz bir sonraki kutulardan faydalanabilmeniz için önemli.
 Ekim ayı kutusunun içerisinde bana gönderilen ürünler;

  • Knorr Baharatlı & Sarımsaklı Fırında Tavuk Çeşnisi 37 gr (orijinal boy)
  • Knorr Köfte Harcı 82 gr (orijinal boy)
  • Red Bull Energy Drink 250 ml
Açıkçası ben Denebunu'nun ücretsiz olmasını ve ürün denemeye fırsat vermesini çok sevdim. Ayrıca ücretli kutuları da mevcut. Eğer ilginizi çekerse internet sitelerinden araştırabilirsiniz.


Umarım sizlere faydalı bir bilgi olmuştur.

Sevgiyle Kalın ❤

















Devamını Oku »

17 Ekim 2017 Salı

FLORMAR ILLUMINATING PRIMER MAKE-UP BASE

Merhaba sevgili blog ailem 💓
Bugün sizlere sevip, sevmediğime emin olamadığım ama kullanmaktan bir türlü vazgeçmediğim bir üründen bahsetmek istiyorum. Flormar bildiğiniz gibi bir çok konuda kendisini kanıtlayan ve bizlerin güvenini kazanan bir marka haline geldi.En azından birçok üründe benim güvenimi kazandığını söyleyebilirim. Hem uygun fiyatlı hemde yüksek performanslı ürünlere sahip olması yönüyle elim sürekli Flormar ürünlerine gidiyor. Yine bir gün makyaj bazı arayışındayken bir indirim de denk geldiğim Flormar İlluminating Primer makyaj bazını almaya karar verdim. Ürünü aldıktan sonra yaptığım araştırmalar sonunda seven kitleninde, sevmeyen kitleninde olduğunu öğrendim.
Gelelim benim yorumlarıma.

İlk olarak ürünü aldığımda çok büyük bir beklenti içine girmiştim ama kullandıktan sonra biraz hayal kırıklığına uğradım. Ürün kremsi bir yapıda, cam gibi görünen ancak plastik bir şişeye sahip. Şişesini gayet kullanışlı buluyorum çünkü, elinize alacağınız miktarı kendiniz ayarlayabiliyorsunuz. Cildi gayet güzel nemlendiriyor ve sürdükten sonra hemen emiliyor. Ben bu ürünü kullanmadan önce nemlendirici uygulamıyorum. Sadece bu ürün yeterli nemlendirmeyi sağlıyor. Cilde uygulandığı zaman su gibi bir hale geliyor.


Uyguladığım zaman, yüzüme hafif bir parlaklık, doğal bir ışıltı verdi. Ürünün vaatleri arasında olan bu özelliğini gerçekleştirmesi benim çok hoşuma gitti. Genelde kremlerde, veya ten ürünlerinde yüzümü aydınlık ve sağlıklı gösterebilecek ürünler tercih etmeye çalışıyorum.Makyajı sabitleme özelliğine gelirsek, açıkçası çok fazla sabitlediğini düşünmüyorum.Aynı şekilde gözeneklere de herhangi bir faydasını göremedim. Bariz bir kokusu var. Benim koku hassasiyetim olmadığı için rahatsız olmadım ama eğer sizin koku hassasiyetiniz varsa almadan önce mutlaka kokusuna bakın derim. Ben bu ürünü indirimli olarak 20 TL gibi bir fiyata almıştım. Uygun fiyatlı bir ürün ancak sevip, sevmediğime karar veremediğim için tekrar alacağımı düşünmüyorum.

Sevgiyle Kalın 💓







Devamını Oku »

13 Ekim 2017 Cuma

ELLE BEAUTY BOX KUTUSU

Merhaba sevgili blog ailem 💓
Uzun bir aradan sonra tekrar aranıza döndüm. Sanırım blog yazılarını bir türlü istediğim günlerde paylaşamayacağım. İşlerim çok yoğun ve arta kalan zamanlarda da ders çalışmak zorunda kalıyorum. Umarım anlayışla karşılarsınız. 😊


Bugün size geçen haftalarda elime ulaşan bir kargodan bahsetmek istiyorum. Elle Beauty Box kutusunu bir çoğunuz duymuş olabilirsiniz. Ancak ben yeni keşfettim. İlk olarak kısaca bu kutunun ne olduğundan bahsedeyim. Elle Beauty Box kutusu Elle Türkiye editörlerinin özel olarak seçtiği ürünlerden oluşuyor. Bu ürünler kutuda genelde ana boy olarak yer alırken, bazıları deneme boy olarak gelebiliyor. Kutunun içeriğini hepinizin bildiği seçkin markalar oluşturuyor ve kutunun değeri 360 TL. Ancak siz bu kutuyu 70 TL gibi bir fiyata satın alabiliyorsunuz.  Benim için çok güzel bir deneyim oldu. Denemek istediğim ürünleri, bu kutu sayesinde uygun bir fiyata denemiş oluyorum.



Sipariş verdikten sonra yaklaşık 5 gün içerisinde elime ulaştı. Kutunun içerisinden 11 adet ürün çıktı ve bir ürün hariç hepsi ana boy olarak geldiler. Henüz içlerinden bir kaç ürünü deneme fırsatım oldu. Hepsini denedikten sonra ayrı bir blog yazısı olarak paylaşmayı düşünüyorum.



Ürünlerin hepsi yazının başında bahsettiğim gibi, bir çok yerde gördüğümüz ve belkide denemek istediğimiz ürünler. Ben Flormar'ın sürekli karşıma çıkan ve 34 TL gibi bir fiyatı olan maskarasını çok denemek istiyordum. Fiyatı bana yüksek geldiği için almamıştım. Kutuyu alma önceliklerimden birisi maskara oldu. Diğer denemek istediğim ürün ise Scinic 24K altın maskesiydi. Maske kullanmayı çok seviyorum. Özellikle watsons mağazasında satılan Kore maskeleri benim vazgeçilmezlerim arasındalar. Bu maskeyi de sürekli görüyor ve fiyatı bana çok yüksek geldiği için alamıyordum. Neyse ki Elle Beauty Box kutusu sayesinde deneme fırsatım oldu. Kutunun içerisinden çıkan indirim kuponları da bir o kadar beni sevindirdi. Ne de olsa indirim indirimdir 😃

Ürünler:

  • Flormar, Precious Curl Mascara ( Ana Boy)
  • Avon, True Colour Perfectly Mat Ruj - Peach Flatters( Ana Boy)
  • Avon, True Glimmerstick Açılıp Kapanabilen Göz Kalemi – Siyah ( Ana Boy)
  • Benefit, Ggimme brow Hacim Veren Dolgunlaştırıcı Kaş Maskarası, 1 ML (Deneme Boy)
  • Gülsha, Sakinleştirici Tam Gül Misel Suyu, 200 ML ( Ana Boy)
  • Cosmed Akne Kontrol Jeli, 20 ML ( Ana Boy)
  • Gliss, Intense Therapy  Şampuan, 400 ML ( Ana Boy)
  • Gliss, Intense Therapy Sıvı Saç kremi, 200 ML ( Ana Boy)
  • Selin, Parfümlü Kolonya Sprey, 100 ML (Farklı koku seçenekleriyle- Ana Boy) 
  • Scinic, 24K Altın Hidrojel Maske ( Ana Boy)
  • Incia, Doğal Roll-On Deodorant ( Ana Boy)
İndirim Kuponu:
  • Benefit kaş bar hizmeti size özel %50 indirim kuponu (Belirli Sephora mağazalarında ve kupon üzerinde yazan süre içinde geçerlidir.)
  • Scinic maskelerde geçerli %40 indirim kuponu (Watson mağazalarında ve kupon üzerinde yazan süre içinde geçerlidir.)
  • Boynerlerde güzel ve bakım ürünlerinde geçerli %20 indirim kuponu (Kupon üzerinde yazan süre içinde geçerlidir.)

NOT: Ürünler ve indirim kuponu  https://beautybox.elle.com.tr/ sayfasından alıntıdır.

Sevgiyle Kalın 💓














Devamını Oku »

2 Ekim 2017 Pazartesi

PURE BEAUTY BULGARİAN ROSE BB KREM İNCELEMESİ

Merhaba sevgili blog ailem 💓
Yağmurlu ve soğuk havalara adım atmış bulunmaktayız. Aman dikkat edin üşütmeyin. Bu havalar çok tehlikeli, hiç birinizin hasta olmasını istemem 😞
Bugünün ürün incelemesinde bir çoğunuzun aşina olduğunu ve mutlaka görmüş olduğunu düşündüğüm Pure Beauty Bb Kremi var. 


Bakım ürünleri, kozmetik ve güzellik denildiği zaman ilk akla gelen ülke Güney Kore oluyor. Korelilerin özellikle cilt ürünlerinde çıkardıkları bir çok marka ile kendilerini kanıtladıklarını düşünüyorum. Bir cilt bakım ürünü almadan önce üretim yerine mutlaka bakarım. Orada Güney Kore yazısını gördüğümde de hiç düşünmeden direk alırım. O derece güveniyorum yani ^_^
Pure Beauty BB Kremi ile tanışmam arkadaşım sayesinde olmuştu. Açıkçası ilk denediğimde hiç beğenmemiş ve asla almam demiştim. Çünkü ilk sürüldüğü zaman cildimde bembeyaz, adeta hayalet etkisi yarattı diyebilirim. Ancak araştırmalarım sonucunda Kore ürünü olduğunu ve kullananların hepsinin memnun olduğunu öğrenince alıp denemek istedim. Şimdi iyi ki almışım diyorum.


Ürünün özelliklerine ve ürün hakkındaki yorumlarıma geçecek olursak:

*Diğer BB Kremlerin aksine içerisinde yüksek miktarda güneş koruyucu yani SPF 42 içeriyor. Bu yüzden yaz aylarında hiç elimden düşmedi. Eğer güneş kreminiz yoksa bu bb kremi kullandığınızda başka bir güneş kremi kullanmanıza gerek kalmıyor.
*Tek renk seçeneği mevcut. Açıkçası bu durum beni ilk başlarda biraz tedirgin etmişti ancak o kadar güzel bir yapısı var ki, yüzünüze sürdükten yaklaşık 5-10 dakika içerisinde tamamen cildiniz ile bütünleşiyor.
*Kapatıcılığı orta derecede. Hatta yüzünüzde çok fazla kusur yoksa ortadan yükseğe doğruda denilebilir.
*Çok yoğun bir yapısı yok, aynı şekilde ince ve akışkan da değil. İkisinin ortasında krem gibi bir yapısı var.
*Aydınlık bir bitiş sağlıyor. İçerisinde sim kesinlikle yok. Ancak yüzünüze uyguladığınızda cildinizin aydınlandığını, sağlıklı göründüğünü fark edebiliyorsunuz.
*Paraben, alkol ve lanolin içermiyor. Ayrıca Dermatolojik olarak test edilmiş.
*Tüm cilt tipleri için uygun bir ürün olduğunu belirtmişler. Bende herhangi bir sivilce veya alerji yapmadı. Tabi her ciltte farklılık gösterebilir.
*Eğer esmerseniz ürünü almadan önce mutlaka denemenizi öneririm.
*Kullananlardan bazıları kokusundan çok rahatsız olduklarını söylemişler. Kokusu var ancak öyle buram buram rahatsız edecek derecede değil. En azından beni rahatsız etmedi. Eğer koku hassasiyetiniz varsa almadan önce denemenizi öneririm.
*Dış görünüş olarak insanı direk cezbediyor. Ayrıca ilk bakıldığında ağzına kadar dolu gibi görünse de ürünün bir kısmı hava bir kısmı krem olarak düşünebilirsiniz. Öyle olduğunu gördüğüm zaman hayal kırıklığına uğramıştım ama çok bereketli bir ürün olduğunu gördüm. Uzun zamandır kullanıyorum ve daha bitiremedim.



Ürünü ben az miktarda alıp fırça ve sünger kullanmadan, parmaklarım ile yavaşça cildime yediriyorum. Böylece daha doğal bir görünüm elde ediliyor. Zaten ürünün arkasında parmaklarınız ile uygulamanız  gerektiğini belirtmişler. Pure Beauty BB Krem sadece Watsons mağazalarında satılıyor. İndirim zamanında 19 TL gibi bir fiyata almıştım. İndirimsiz sanırım 30 TL civarındaydı. Mutlaka herkesin denemesi gerektiğini düşünüyorum. Uygun fiyatlı ve yüksek performanslı bir bb krem arayışındaysanız kesinlikle şans verin derim.

Sevgiyle Kalın 💓










Devamını Oku »

28 Eylül 2017 Perşembe

DEODORANT DOSYASI

Merhabalar sevgili blog ailem.💓
Her seferinde arayı fazla uzatmayayım diyorum ama bir türlü fırsat bulamıyorum. Umarım en kısa zaman tüm işlerimi yoluna koyup, sitem ve sizler ile daha fazla ilgilenebilirim. ^^
Şimdi gelelim bugünün inceleme dosyasına. Yaz mevsimini yavaş yavaş sonlandırırken, özellikle yaz için daha uygun olan ürünleri de hızlıca tüketmiş bulunmaktayız. Benim yazın en fazla kullandığım ürünler, güneş kremi ve deodorantlar oldu.Hepinizin bildiği gibi deodorantların vücudumuzda işlemi büyük olduğu gibi günlük hayatta da bir nevi kurtarıcılardır.Kötü kokuların oluşmasını, daha temiz hissetmemizi ve kıyafetlerdeki ter oluşumundan kaynaklanan lekeleri büyük ölçüde engellerler. Bu yüzden benim için deodorantların yeri ve önemi oldukça büyük. İncelememize ilk deodorantımızla başlayalım.


Rexona İnvisible Black & White Deodorant (Women)

Rexona markası benim yıllarca çok severek kullandığım ve denediğim her ürününden memnun kaldığım bir marka. Bu yaz da yine kullanmaya devam ettim ve çok olumlu sonuçlar aldım. Aldığımız bir çok ürün içerisinde kimyasal içeriyor ve hastalıklara davet çıkarıyor. Deodorant alırken de içerisinde aliminyum bileşenleri içermemesine dikkat etmek gerekiyor. Ben bu bilgiyi çok sonralarda öğrendiğim için maalesef alırken göz önünde bulunduramadım ancak sizin aklınızda bulunsun.
Gelelim Rexona deodorantının özelliklerine.
Ter kokusunu kesinlikle çok güzel önlüyor ve uzun süre kalıcı bir etkisi var. Aynı zamanda koyu renk kıyafetlerde, beyaz pudramsı bir iz ve beyaz kıyafetlerde terden oluşan o sarı lekelerden yapmadı. Sıkıldığı zaman çok güzel bir ferahlık ve temizlik hissi verdiğini de söyleyebilirim.Benim kullanmaktan hiç vazgeçmediğim ürünlerinden bir tanesi. Ne yazık ki fiyatını hatırlamıyorum.


Garnier Mineral Saf ve Temiz Deodorant

Garnier ürünlerinin çoğunu çok beğenerek kullanıyorum. Deodorantını daha önce kullanmamıştım. Bu deodorant bana Almanya'dan hediye olarak geldi. Türkiye'de bu serinin olduğunu biliyorum ancak mor renklisini daha önce hiç görmedim. Sanırım mavi ve pembe renklerini görmüştüm. Özelliklerine gelecek olursak, vaat ettiği gibi 48 saat bir koruma sağlıyor mu açıkçası ben pek 48 saatlik bir etki göremedim. Evet gayet güzel ter kokusunu önlüyor, nemlendiriyor ve gün boyu koltuk altınızın kuru kalmasını sağlıyor ancak dediğim gibi 48 saatlik bir beklentiye girmeyin. Ben garnier'ın bu ürününü de çok beğendim. 


Dush Das Magnolia Deodorant

Bu ürün de bana Almanya'dan gelen ürünlerden birisi. Hakkında yapabileceğim en olumlu yorum kesinlikle kokusu.. Çok güzel bir kokusu var, buram buram manolya kokuyor ve uzun süre kalıcı.Ter kokusunu çok güzel önlüyor ancak uzun süreli bir kuruluk sağlamıyor. Aynı zamanda kıyafetlerde oluşan sarı lekenin de önüne geçemiyor.


Balea Deodorant

Almanya'dan hediye gelen son deodorant ise Balea markasının bir deodorantı. Maalesef Almanca bilmediğim için ve sormayı akıl edemediğim için içeriğini tam olarak bilmiyorum. Sadece Hibiskusblüte(Hibiscus)'nin bir bitki olduğunu biliyorum. Kokusu çok kalıcı ve portakal gibi kokuyor. Koltuk altında gün boyu çok güzel bir kuruluk sağladı. Açıkçası ben bu ürünü çok başarılı buldum.Almanya ürünlerinin bir çoğunu Rossmann mağazası satıyor ama bu ürünün orada olduğundan emin değilim. Yoksa bile zamanla kesinlikle gelecektir.

Benim yaz boyunca en sık kullandığı  deodorantlar bunlardı. Rexona, Garnier ve Duch Das bitmek üzere. İçlerinde en başarılı bulduğum kesinlikle Rexona oldu. 

Sevgiyle Kalın 💓















Devamını Oku »

21 Eylül 2017 Perşembe

ARKO NEM CANLANDIRICI SPREY KREMİ VE ARKO NEM CANLANDIRICI BAKIM KREMİ


Merhaba Canlarımm 💓
Bugün sizi çok sevimli 2 Arko nem kremi ile tanıştıracağım. Ben yaz, kış bolca krem kullanan bir insanım. Bu yüzden de çok fazla krem deneme ve yorumlama şansım oluyor.Bu kremleri de yaklaşık 2 haftadır kullanıyorum,  artık yorumlayacak kadar fikir sahibi olduğumu düşünüyorum.


Arko nem benim çok severek kullandığım ve gerçekten başarılı bulduğum bir marka. Bu zamanda kadar kullandığım bütün ürünlerini sevdim. İlk olarak Sprey Kreminden başlamak istiyorum.

Arko Nem Yoğurt & Böğürtlen Canlandırıcı Sprey Kremi

Ben bu sprey kreme tek kelime ile bayıldım.Bu şekilde, sprey formunda olan ürünleri çok severek kullanıyorum. Bu ürünü de çok beğendim. En çok beğendiğim özelliği kokusu oldu. O kadar güzel bir kokusu var ki size anlatamam. İçerisinde bulunan yoğurt ve böğürtlen birbiri ile çok güzel karışmış ve mükemmel bir koku ortaya çıkarmış. Çok ferah ve canlandırıcı bir kokusu var. Bu ürünü özellikle duştan çıkar çıkmaz, ürünün arkasında da belirtildiği gibi 10 cm bir mesafeden tüm vücuduma uyguluyorum. Ne kadar uzaktan uygularsanız ürünün kıvamı o kadar inceliyor. Yani yakından sıktığınızda katı ve yoğun bir kıvamı varken, uzak bir mesafeden sıktığınızda su gibi bir kıvama dönüşüyor. Cildimi çok güzel nemlendirdi ve yumuşacık yaptı. Vücudunuza sıktığınız anda hızla emiliyor ve kesinlikle yağlı veya yapış yapış bir his bırakmıyor. Ben bu sprey kremi gratis mağazasından 11 TL gibi bir fiyata aldım. Yanlış hatırlamıyorsam indirimli fiyatından almıştım. Orada Arko nem'in farklı sprey kremleri de vardı. Şuan kullandığım başka kremler de var. Hepsi biter bitmez diğerlerini de deneyeceğim.


Arko Nem Yoğurt & Böğürtlen Canlandırıcı Bakım Kremi

Tıpkı sprey kremde olduğu gibi, bu kreminde kokusu aynı. Çok hoş ve güzel bir kokusu var. Nemlendirmesi gayet güzel ve sürdükten sonra yumuşacık yapıyor. Hızlı emiliyor ve yapış yapış bir his bırakmıyor. El kremlerinde en çok yaşadığım sorunlardan birisi, sürdükten sonra o yapışkanlık hissi oluyordu ama bu kremde öyle bir şey yaşamadım İçerisinde bulunan doğal meyve özleri ve C vitamini ile güzel bir bakım sağlıyor ancak etkisi çok uzun süreli değil. Öyle öve öve bitiremeyeceğim bir krem olmadığından ve yeni ürünler denemek istediğimden, bittikten sonra tekrar almam. Gratisten 4 TL üzeri bir fiyata almıştım.





Kısaca 👇

→Her iki kreminde kokusu aynı ve kokularına bayıldım.
→ İkisi de gayet güzel nemlendiriyor ancak sprey krem çok daha uzun süreli bir nemlendirme sağlıyor.
→Sürdükten sonra cildi yumuşacık yapıyorlar.
→ İki kremde çok hızlı emiliyor ve yağlı veya yapış yapış bir his bırakmıyorlar.
→Az bir miktarda uygulamak yetiyor.
→ İki kremi de yüzüme sürmüyorum.
→ Fiyatları gayet uygun.
→Sprey kremi çok beğendim kesinlikle tekrar alırım ancak diğer kremi tekrar almayı düşünmüyorum.

Sevgiyle Kalın 💓











Devamını Oku »

16 Eylül 2017 Cumartesi

SARAH JİO YEŞİL DENİZ KABUĞU - KİTAP YORUMU

Merhaba sevgili blog ailem. 💓
İlk olarak bloguma sürekli yeni yazılar ekleyemediğim için ve arayı bu kadar uzattığım için çok üzgünüm. İş, okul, ev derken insan bazen kendine bile vakit ayıramıyor. Tabi bu bir bahane değil, bundan sonra daha sık yazı yayınlamaya dikkat edeceğim. Söz veriyorum 😊


Sıra geldi bugünün blog sitemdeki misafirine. Sarah Jio kitaplarını eminin bir çoğunuz okumuşsunuzdur. Sarah Jio'nun gerçekten okunmayı hak eden, başarılı bir kaleme ve yaratıcı bir hayal gücüne sahip bir yazar olduğunu düşünüyorum. Her okuduğum kitabında bana "yok artık" dedirtmeyi başarabiliyor. Özellikle olayları birbirine bağlama tarzına, geçmiş ve geleceğin arasında ki perdeyi, yavaş yavaş aralarken adrenalini birden artırmasını çok sevdiğimi söylemeliyim. 
Yeşil Deniz Kabuğu romanında da aynı duyguları birebir yaşadım. Şaşırdım, sinirlendim ve hüngür hüngür ağladım. Şimdi gelelim konusuna.

Yeşil deniz kabuğu konusu:

Bir gazetede yazarlık yapan, başarılı ve yardımsever bir kişiliğe sahip olan Kailey, evsizlere yardım etmek ve seslerini duyurmak için çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yapmaktadır. Bir yandan evsizler ile ilgili yaptığı araştırma, diğer yandan nişanlısı Ryan ile düğün tarihlerinin yaklaşması Kailey'in daha çok stres olmasına neden olur. Ryan her ne kadar yakışıklı, başarılı ve Kailey'e delice aşık olsa da Kailey'in aklı 12 yıl önce izini kaybettiği ve aşık olduğu adamda yani Cade de takılı kalmıştır. Bir gün yolları hiç ummadıkları bir anda kesişir. Cade, Kailey'in yardım etmeye çalıştığı evsizlerden birisi çıkar. Cade 12 yıl önce Element Plak adında , tüm ünlü grupları bir araya toplayan bir yerin sahibiyken Kailey ile tanışmışlardır. Eğlenceli bir kişiliğe sahip, romantik ve başarılı bir yetenek avcısı olarak bilinen biriyken 12 yıl sonra evsiz, hafızasını kaybetmiş ve ürkek birisine dönüşür. Kailey aralarında olan gönül bağından çok sevgili oldukları dönemde Cade onu ölümden kurtardığı için bu işi çözmeye ve Cade'e ne olduğunu bulmaya karar verir. Cade ile yakından ilgilenmesi nişanlısı Ryan ile aralarının açılmasına ve zamanla Kailey'in Cade'ye  yönelmesine yol açar. Kailey'in tüm uğraşları sonunda Cade hafızasını kazanır ve sırlar bir bir ortaya çıkmaya başlar. 




Kitap hakkındaki yorumum:

Sarah Jio Türkiye'de çok sevilen ve benimde tüm kitaplarını çok severek okuduğum bir yazar. Diğer kitaplarını okuma şansım olduğu için yeni bir kitabını okurken, karşılaştırma yapabiliyorum. Açıkçası Sarah jio kitaplarında hep ortak olan bir şey var. Geçmiş ile gelecek arasında bir bağlantı olması ve bu bağlantının zamanla, heyecanını artırarak ortaya çıkması. Yeşil deniz kabuğu kitabında da yazar bu çizgisini bozmamış. Bana göre bu kitapta, diğer kitapları ile aynı çizgiye sahip. Tabi ki bu durum hiç bir zaman okuduğum kitabının, tabiri caizse tadının damağımda kalmasına engel olmadı.Konusu çok başarılı işlenmiş, karakterler çok güzel anlatılmış ve tüm özellikler çok iyi tasvir edilmiş. Özellikle yeşil deniz kabuğu kitapta çok güzel bir detay oluşturmuş. 
Kitabı bir solukta, çok kısa bir süre içerisinde okudum ve etkisinden uzun bir süre çıkamadım. Nedendir bilmiyorum ama bir kitabı okurken adeta yaşıyorum. Kailey'in üzüntüsünü de derinden hissettim, kaybınıda, Cade'in çaresizliğini de yaşadım, mutluluğunu da, sanırım bu yüzden kitapta çok sevdiğim bir karaktere zarar geldiği zaman hüngür hüngür ağlıyorum. Çok mu duygusal biriyim acaba 😕
Son olarak şiddetle tavsiye ettiğim, kitap arayışında olanların bir bakmasını istediğim ve kitap okumayı sevmeyenlerin bile bir şans vermesi gerektiğini düşündüğüm, yeşil deniz kabuğu kitabını okuduğum için ve sizinle paylaştığım için çok mutluyum.

Sevgiyle Kalın 💓











Devamını Oku »

9 Eylül 2017 Cumartesi

GARNİER SAF & TEMİZ 3'Ü 1 ARADA


Merhaba sevgili blog ailem. 💓
Bugün sizlere çok severek kullandığım, faydasını gördüğüm ve hem cilt hem de bütçe dostu olan bir üründen bahsedeceğim. Garnier Saf & Temiz 3'ü bir arada, uygun fiyatlı, severek kullandığım cilt bakım ürünlerinden bir tanesi. Ben bu ürünü çok uzun bir zaman önce,kullandığım temizleme jelinin bittiği sıralarda deneyimlemek için almıştım ve çok beğenerek kullanmıştım.Daha sonra çok fazla ürün denediğim için bir müddet alamadım.Geçtiğimiz anneler gününde yaptığım alışverişte alıp tekrar kullanmak istedim. Fazla uzatmadan ürünün özelliklerine geçiyorum.



Garnier Saf & Temiz 3'ü 1 arada, temizleme, peeling ve maske olmak üzeri 3 farklı şekilde kullanılabiliyor. Ben peeling ve maske özelliğini kullanmayı çok seviyorum. Zaten peeling ve temizleme özelliğinin arasında pek bir fark yok. Peeling için kullandığınızda da temizleme işlevini yerine getiriyor.

 

Yüzümü yıkayıp, makyaj ve kirden iyice arındırdıktan sonra ürünü uyguluyorum. Peeling için, ıslak yüze bir miktar alıp dairesel hareketlerle bastırmadan uygulayıp, ılık su ile yıkıyorum. İçerisinde bulunan mavi minik tanecikler fazla bastırıldığı zaman yüzü çizebilir. Neyse ki ben öyle bir sorun yaşamadım. Maske için ise yüzüme sürüp 3 dakika beklettikten sonra yıkıyorum.Cildi inanılmaz ferahlatıyor.




Kullandığım başka maskelerde olduğu için maske özelliğini haftada 1 defa, peeling özelliğini ise haftada 1 veya 2 defa kullanmayı tercih ediyorum. Bu ürün bende herhangi bir tahriş, sivilce veya alerji gibi durumlara neden olmadı. Siyah noktalarda ise tamamen bir kaybolma gözlemlemedim ama yinede etkisi olduğunu söyleyebilirim. Bir ürünün etkisini tamamen görebilmek için düzenli kullanmak şart. Ben de buna çok dikkat ediyorum. Cildim karma bir cilt olduğu için ben çok severek kullandım ama kuru bir cildiniz varsa yüzünüzde gerginliğe ve kuruluğa sebep olabilir. Bu yüzden ürünün açıklama kısmında yağlı ve karma ciltler için uygun olduğu yazıyor.
İndirimsiz fiyatı 10 TL civarındaydı.



Kısaca 👇

→Cildi kirden, fazla yağdan ve ölü hücrelerden temizliyor.
→Yıkadıktan sonra cildi ferahlatıyor ve cildinizin temizlendiğini hissediyorsunuz.
→Siyah noktaları tamamen kaybetmese de yumuşatma ve azaltma gibi bir etkisi var.
→Uygun fiyatlı ancak yüksek performanslı bir ürün.
→Gözeneklere herhangi bir etkisi olduğunu düşünmüyorum.
→Ciltteki parlamayı güzel bir şekilde kontrol altına alıyor.
→ Oldukça bereketli bir ürün.

Karma veya yağlı bir cildiniz varsa ve siyah noktalar ile bitmeyen bir mücadele içindeyseniz, bu ürüne bir şans verin derim 😊
Sevgiyle Kalın 💓











Devamını Oku »

29 Ağustos 2017 Salı

GOBLİN - KORE DİZİSİ YORUMU



Merhaba canlarım ben geldim ve gelirken yanımda efsane bir Kore Dizisi getirdim. Bir çoğunuz kesin izlemişsinizdir, bir çoğunuz görmüş ancak izleme fırsatı bulamamışsınızdır. Bu gizemini ısrarla koruduğum ancak başlıkta kendini ele veren meşhur dizimiz Goblin'den başkası değil.
Dizi ve film izlemek benim için adeta bir tutku haline dönüştü. Boş zamanlarımda yapacak bir işim yoksa mutlaka bir film açar izlerim. Eğer kısa süren bir dizi istiyorsam tercihim kesinlikle Kore dizilerinden yana oluyor. Goblin dizisi ile de instagramda gezinirken karşılaştım. Çok hoşuma giden bir replik vardı. Araştırdım ve dizinin oyuncularının hem tanıdık hemde çok sevdiğim oyuncular olması nedeni ile hemen başlamaya karar verdim. Dizinin senaristliğini Secret Garden, Descendants of the sun, The Heirs, Gentleman's Dignity dizilerinin de senaristliğini yapan ve çok başarılı işlere imza atan Kim Eun Sook'un yaptığını öğrenince izlemesem ayıp etmiş olurdum. Şimdi ise izlemek için çok geç kalmışım diye düşünüyorum. Çünkü bana göre Goblin dizisi senaristin en iyi dizisiydi.
Yazı biraz uzun sürecek o yüzden okumaya başlamadan önce her şeyi göze alın lütfen ^_^


GONG YOO
Her dizide mükemmel bir oyunculuk sergileyen ve eğlenceli halleri ile kendisini sevdiren yakışıklı oyuncumuz bu dizide Kim Shin rolünü canlandırıyor. Kim Shin ilk olarak vatanına, milletine ve kralına bağlı bir komutan olarak çıkıyor karşımıza. Ancak çok sevdiği kral tarafından ihanete uğrayıp, sevdiklerinin ölümünü izledikten sonra komutanlık yaşamı haksız bir ölüm ile son buluyor. Tabi ki bu son buluş yeni bir başlangıç Kim Shin için. Tanrıda, aldığı canların bedeli olarak bir ceza veriyor ve yaşamını kalbine saplı bir kılıç ile 900 küsür yıl Goblin olarak sürdürüyor. Cezasının son bulması için ise kılıcı çıkarabilecek insan bir geline ihtiyacı var. Goblinin bu arayışı yıllar sürüyor ve yine sevdiklerinin ölümünü izlemek zorunda kalıyor. Ama bir gün geliyor ki kılıcı görebilen 19 yaşında ki kızımız Eun Tak ile karşılaşıyor. İşte o zaman Goblin, gelinini bulduğu zaman biteceğini düşündüğü sıkıntıların çok daha fazlası ile boğuşmak zorunda kalıyor.
Gong Yoo'nun mimikleri, hareketleri, şakaları, giyimi, gülüşü, bakışı ile diziyi zirvelere taşıdığını düşünüyorum. Tabi ki sadece diziyi değil biz kızların beklentilerini de zirvelere taşıdı. 😁


LEE DONG WOOK
Kendisini seneler önce My Girl dizisinde tanımıştım. O zamandan bu zamana bir insan hiç mi yaşlanmaz. Her gördüğümde nasıl git gide bu kadar karizmatik olduğunu düşünüyorum.
Her dizide başrol olarak görüğümüz Lee Dong Wook'un ikinci adam rolünü oynamasına çok şaşırmıştım ama diziyi izlediğim zaman öyle olmadığını gördüm. Kesinlikle arka planda kalmayan bir rolü var. Hatta bana göre Goblin dizisinin kesinlikle 2 tane başrol oyuncusu var. Ölüm Meleği rolü ile gönlüme taht kuran, dizide birden fazla adı ve lakabı bulunan Lee Dong Wook, geçmişinin hiç bir anını hatırlamayan, bu durumun cezamı yoksa kendisine verilmiş bir ödül mü olduğuna karar veremeyen ve özel durum olarak nitelendirdiği Goblinin gelinini arayan bir karaktere hayat veriyor. Dizinin kimine göre azraili, kimine göre gizemli adamı, kimine göre eski bir tanıdığı, kimine göre ise koridorun sonunda ki amcasıdır. Goblin ile atışmaları, tatlılığı, masumluğu ve aşk dolu bakışları ile bende ekrana yapışma isteği uyandırdı. Hele o şapkası yok mu. Sırf Ölüm meleğinin şapkası başlığı adı altında ayrı bir blog yazısı yazsam yeridir. Adam değil şapka, başına kova geçirse yakışır ne diyelim.


KİM GO EUN 
Daha önce bu kızımızı herhangi bir dizide izlediğimi hatırlamıyorum. Açıkçası ilk başlarda gözüm hep tanıdık bir yüz aradı. Kendisine ısınamamış ve rol için uygun olmadığını düşünmüştüm. Ama izledikçe rahatsız olmadığımı hatta sevdiğimi fark ettim. Kedisi Eun Tak adında ki meşhur Goblin'in gelini oluyor. Aslında sahip olmaması gereken bir hayata sahip olması yüzünden sürekli ölüm meleğinden kaçması, hayaletleri görebilmesi, kimsesiz olması ve hepsinin yanı sıra Goblin'in gelini olması hayatını büyük ölçüde zorlaştırsa da dizi boyunca yüzünden gülücüğü eksik olmadı. Hatta o kadar tatlı ve içten gülüyordu ki sanırım kendisini sevdiren en büyük özelliği bu oldu benim için. Sürekli boynuna doladığı kırmızı atkının hikayesini de dizinin başlarında baya merak etmiştim. Neyse ki izledikçe merakım giderildi.


YOO IN NA 

Çok sevdiğim, her dizisini beğenerek izlediğim ve oynadığı karakterlerin hakkını verdiğini düşündüğüm Yoo In Na, bu dizide de oynadığı karakterin hakkını fazlasıyla verdi. Dizide kendisini Sunny adıyla tanıtan, güzel ve bir o kadar da çekici kızımızın yüzü aşkta pek gülmüyor. Aradığı aşkı bulamadığı ve kendisine uygun bir erkek ile karşılaşamadığı için hep efkarlı, hep kederli 😀
Sevimli kızımızın kederi Ölüm meleği ile karşılaştığında ve ona aşık olduğu zamanda bitmiyor. Hele o zaman dert üstüne dert, keder üstüne keder yükleniyor kıza. Dizideki genel rolü aşık olduğu adamı çözmek için saçlarını ağartan ve hem geçmişteki hem gelecekteki acı gerçekler ile yüzleşmek zorunda kalan bir tavuk dükkanı sahibidir. Dizide yanlış hatırlamıyorsam katur kutur badem yiyordu ve her saniyesinde canım çekiyordu. Yanlış hatırlıyorsam da canım sağ olsun ^-^


YOOK SUNG JAE

Kendisi BTOB grubundaki göz bebeğim olur ^_^ Bir çok dizide kendisini göstermiş ve oyunculuğuna başarı katarak yeni dizilerde rol almaya devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor. Bu dizimizde de Yoo Duk Hwa karakterini canlandıran, büyük bir şirket başkanının torunudur. Ailesi nesillerdir Gobline hizmet etmiş ve Yoo Duk Hwa'nın büyükbabası da büyük bir bağlılık ile hizmet etmeyi sürdürmüştür. Kim Shin'i amcası olarak bilmiş ve onun yanında rahat ve zengin bir yaşam sürmüştür. Dizide bazen bir küp şekeri kadar tatlı birine dönüşürken bazen de sorun çıkaran ergenlere dönüşmesi ile diziye renk kattığını düşünüyorum.

                                               Bu kısımdan sonrası spoiler içerir.





İzleyenler bilirler. İzlemeyenleri dışladığım için kusura bakmasınlar :D
İkisinin atışması çok tatlı değil miydi ? 


Hele bu sahnede dizi boyutundan film boyutuna geçmişler resmen.
Cool olmak diye biz buna diyoruz.

                                      

İşte bu kareler dizinin güzelliğini ve oyuncuların birbiri ile olan uyumlarını anlatmaya yetiyor sanırım. Gerçekten aralarında mükemmel bir uyum vardı. Dizinin izlenme oranını artıran en ön önemli özelliklerinden birisi bence bu oldu. 





Ahahaha hele bu sahnede o kadar çok gülmüştüm ki sardırıp sardırıp yeniden izlemiştim. Ya sen Goblinsin bir filminden korkmak ne demek.


Ölüm meleğinin bu dizideki rolünü ben çok sevdim. Hele hafızasını hatırlayıp geçmiş yaşamında kim olduğunu ve yaşanan acılarda büyük bir payı olduğunu hatırlaması, duyduğu pişmanlık, döktüğü gözyaşı ve çektiği acıyı o kadar güzel hissettirdi ki size anlatamam. Bir an her şey geçecek diye sarılmak istedim. ehehhe ya da bu bir bahaneydi <3


Uyanık kızımız Goblin'in kapılardan geçerek Kanada'ya kadar geldiğini görünce bu daha neler yapar neler düşüncesi ile ilanı aşka başladığı o sahneler.


Merak saygınlıktan daha önemlidir. :D


Dizide en beğendiğim fikirlerden birisi Eun Tak'ın Goblini ateş söndürerek yanına çağırıyor olabilmesiydi. Mum, çakmak,kibrit hiç fark etmez dizide bu detay çok güzel işlenmişti. Hele ki Eun Tak'ın bu durumu kendince kullanması ve Goblini çeşitli kılıklarda karşımıza çıkarması çok eğlenceliydi.
 

İşte birbirleri ile atışmaları derken tam olarak bunu kastediyordum. Goblin'in sırf Eun Tak'a akıllı ve mükemmel görünmek için ölüm meleğinin başının etini yemesi, yorganın tamamını örttüğü için dalga geçmesi ve tabi ki ölüm meleğimizin intikamları dizinin tadı, tuzu ve biberiydi.

Özel güçleri ile yaptıkları şovlarda bir o kadar güzeldi. Goblin'in üzgünken yağmur yağması, mutluyken çiçek açması, Eun Tak'ı ölümlerden kurtarması, geleceği görmesi, Ölüm meleğinin birine dokunduğu zaman geçmişini görmesi, kızdığında buza çevirmesi mükemmeldi.  Buradan anlıyoruz ki ölüm meleği ve Goblin ile şaka olmaz.


Her zaman sevimli, her zaman hareketli bir adet Goblin 😊




Bak bak bak şunların tatlılığına bak... 


Sunny'nin zar zor aldığı bu yüzüğünde başına neler gelmedi ki...


Bir tavuk lokantası işleten Sunny kızımızın en büyük sorunu lokantasına hiç müşteri gelmemesiydi. Dert yana yana bitiremedi bu konuyu. Ama her şeye rağmen yarı zamanlı bir çalışan alacak kadar da cebi ve gönlü zengin bir insandı kendileri :D
İlk karşılaşmaları

mutlu sona doğru 



Sanırım bu son şapkalı paylaşımdı. Durduramıyorum kendimi napayım :D



Evet, buraya daha çok resim atar, daha çok yorum yapar ve o kadar çok şey anlatabilirdim ki bu dizi hakkında ama görüyorsunuz ki yapmadım :D. Maalesef çok önce izlediğim ve blog sitemi yeni açtığım için bu kadar geç yayınlamak zorunda kaldım. Dizinin üzerinden tekrar geçmeye gerek yok. Dizi dediğim gibi çok keyifli, eğlenceli ve son bölümler dram ağırlıklıydı. Açıkçası final bölümünü pek sevemedim. Böyle bir diziye daha akılda kalıcı bir final beklerdim ama olsun. İzlemeyenlere kesinlikle tavsiye edebilirim. 


 Veda kısmına geldik. Tekrar böyle bir kadroyu, bu kadar uyumlu ve eğlenceli oyunculukları bir arada görebilecek miyiz merak ediyorum. Goblin dizisinin yeri bende çok farklı ve kesinlikle izlediğim en güzel ilk 3 dizinin arasına girmeyi başardı. 


Bu müzik dizide de çok hoşuma gitmişti. Hala dinlemeyi bırakmadım ve sizde dinleyin istedim <3










Devamını Oku »