19 Mart 2019 Salı

KİTAP ALIŞVERİŞİ / OKUOKU

Herkese Merhaba ❤

Ocak ayında bir kitap alışverişi paylaşmışım ve orada biriktirdiğim paralar ile yapacağım yeni alışverişten bahsetmişim. (bknz: Ocak Ayı Kitap Alışverişi ) Kumbara da biriktirdiğim paralar ile alışverişimi yaptım ancak bilin bakalım neyi unutmuşum. Sizinle paylaşmayı :D


Alışverişimin üzerinden 2 ay kadar bir süre geçmesine rağmen kitapların çoğunu maalesef okuyamadım. Bu alışverişimde seri kitaplarındaki indirimden yararlandım. Leigh Bardugo Kargalar Meclisi serisini herkes çok övüyordu. Birçok bookstagram ve blog hesaplarında görmüştüm. Hazır indirim varken hemen almalıyım dedim ve aldım. 


Bir yazarın kalemine alıştıktan sonra diğer kitaplarına da büyük bir merak duyuyorsunuz. En azından benim için durum tam olarak böyle. Anlatımını sevdiğim bir yazarın yazdığı bütün romanları okumaya çalışıyorum. Bu seri kitapları da Kargalar Meclisi yazarına ait. İndirimde 30 TL gibi bir fiyata almıştım.


Amy Engelin bu seri kitaplarını geçenlerde okuyup bitirdim. İyi ki almış ve okumuşum dediğim bir seri kitabı oldu. İlk kitabının yazısını buradan okuyabilirsiniz. 2. kitabın yorumunu da en yakın zamanda yazmaya çalışacağım. Kitaplar ciltli olarak geldi ve kapaklarına bayıldım. 



Son olarak Markus Zusak kitaplarını aldım. Yazara ve kitaplara dair en ufak bir bilgim yok. Sadece güzel bir indirim vardı ve kitapların isimleri ilgimi çekti. Yanlış hatırlamıyorsam 3 kitabı 20 TL ye aldım. Bu yazarı veya kitapları daha öncede okuyan varsa yorumlarınızı öğrenmek isterim. 

Alışveriş yazılarını yazmayı çok seviyorum özellikle bu alışveriş yazısı kitaplar üzerineyse tadından yenmiyor. Yazmadığım bir alışveriş yazısı daha var ama onu önümüzdeki ay paylaşmayı düşünüyorum. Şimdilik bu kadar :D 

Sevgiyle Kalın ❤





Devamını Oku »

14 Mart 2019 Perşembe

AMY ENGEL - KURUCUNUN KIZI KİTAP YORUMU

Herkese Merhaba ❤

Az önce büyük bir heyecanla okuduğum bir kitabı bitirdim ve hazır tadı damağımda kalmışken sizlerle paylaşmak istedim. Hem bu sayede biraz aklımı toplar ve serinin 2. kitabına öyle başlarım.

Arka Kapak Yazısı: 

Bu yıl benim sıram gelmişti. Benim adım Ivy Wetfall ve görevim basitti: 
Başkanın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünün geri kazanmasını sağlamak. Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değildi. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkan yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim. Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım...


Amy Engel - Kurucunun Kızı Konusu:

Amerika da yaşanan büyük bir nükleer savaş sonrasında her şey yerle bir olmuş ve sadece küçük bir grup ayakta kalmıştır. Ancak ülkeyi kimin yöneteceğine dair bir karar verilememiştir. Bir yanda demokrasi istediğini söyleyen Westfall'lar, diğer tarafta zor bir savaştan çıkıldığını ve insanların sadece birine bağlı olması gerektiğine savununan Lattimerlar vardır. İkili arasında ki bu savaşı kazanan Lattimerlar olmuştur. Lattimerların gücü ve kontrolü elinde tutmak istemesinden dolayı, her yıl kaybeden tarafın kızları, kazanan tarafın erkekleri ile evlendirilmiştir. Ve artık sıra kurucunun kızı Ivy Westfall ile Başkanın oğlu Bishop Lattimer'a gelmiştir. Ancak yapılan bu evlilik diğer evlilikler gibi değildir. Çünkü sonu ölüm ile biten bir görev vardır. Kurucunun kızı babasının ve ailesinin gücü eline alabilmesi için müstakbel eşini öldürmek için uğraşacak ve attığı her adımda insanlığından biraz daha uzaklaşacaktır.


Kurucunun Kızı - Kitap Yorumu: 

Katiller çetesi serisini bitirdikten sonra kendimi Distopya romanlarının içinde buldum. Okuduğum
 kitap Kurucunun kızı ve Devrimin kızı olmak üzere 2 kitaptan oluşuyor. 2. kitabı henüz okumadığım için kesin bir şey söylemem pek mümkün değil ama benim düşünceme göre kurucunun kızı, distopya için biraz hafif kalmış. Ancak kitabın akıcılığından bunu kimsenin sorun edeceğini sanmam. Bu türde kitaplar okumaya yeni başlayanlar için tam da aranılan kan niteliğinde diyebilirim.
Kitabı okumaya başlamamla bitirmem bir oldu. Akıcılığı ve temposu son sayfaya kadar hiç azalmıyor. Kurgusu ve kitabın mantığı çok hoşuma gitti. Özellikle Bishop karakterine bayıldım. Kitabın her sayfasını gözlerimden kalp çıkararak okudum. Okuyan çoğu kişinin benimle aynı fikirde olduğunu düşünüyorum çünkü öyle bir karakter yok, türünün son örneği falan olabilir. Hatta kitaptan çıkarıp klonlasak fena olmazdı :D
 Kitaptaki ana karakterlerden bayan olanına gıcık olmak gibi bir huyum olduğunu mutlaka söylemişimdir. Bu kesinlikle kıskançlık olarak algılanmasın.Yoksa Bishop gibi hayalimdeki erkek figürüne tamamen uyan birinden Ivy gibi bir kızı kıskanacak değilim ahahha :D Şaka bir yana diğer kitaplarda olduğu gibi bir gıcıklık durumu bu kitapta olmadı. Aksine Ivy Westfall'ı sevdim. Çok fazla çelişkide kalması beni arada sinir etse de bir yanda aşk bir yanda aile olunca durumun zorluğu hemen anlaşılıyor. Ayrıca kitabın sonu çok güzel ayarlanmış. Yazara buradan tebriklerimi sunuyorum :D
2.kitaba geçmek için yazının bitmesini bekledim ve devamı için çook heyecanlıyım. Umarım sizde bu
yazımdan sonra hemen kitabı alıp, okumaya başlarsınız :)
Siz benim en son hangi kitabı okuduğumu biliyorsunuz ama ben sizin ne okuduğunuzu bilmiyorum. Hiç adil değil. Sizde en son hangi kitabı okuduğunuzu yazarsanız hem beni mutlu etmiş hem de merakımı gidermiş olursunuz :D

Sevgiyle Kalın ❤







Devamını Oku »

11 Mart 2019 Pazartesi

JOY / FİLM YORUMU

Herkese merhaba ❤

Bugün sizinle, geçen hafta televizyonda izlediğim bir filmi paylaşmak istiyorum. Film de başrol oyuncusu olarak açlık oyunları filmleri ile yıldızı parlayan Jennifer Lawrance yer alıyor. Filme gece geç bir saatte denk geldiğim için biraz izleyip kapatırım diye başladım ama izlemesi keyifliydi. Bu yüzden bitirene kadar bekledim. Aile konulu ve özellikle girişimcilik konulu filmleri çok seviyorum. Yorumları girmeden önce film hakkında kısa bir araştırma yaptım ve filmin gerçek bir hayat hikayesi olduğunu öğrendim.


Joy - Film Konusu:

Gerçek bir girişimcilik örneği olan filmimizde ana karakterimizin yaşadığı zorluklar ön planda tutuluyor. Joy çocukluğundan beri zorluklarla ve çeşitli problemlerle başa çıkmaya çalışmış, ailesindeki herkese aynı anda yetişmek için çabalamış ve bu süreçte hayallerini hep ertelemek zorunda kalmıştır.  Anne ve babasının ayrılmalarından sonra Joy annesini de yanına alarak sorumluluklarına bir yenisini eklemiştir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi kendi evliliğindeki mutsuzluklar da evliliğini bitirmesine yol açmış, 2 çocuğu ile birlikte ayrı bir mücadele vermek zorunda kalmıştır. Tüm bu zor yaşamının arasında büyükannesi ona moral veren ve hayallerini takip etmesi gerektiğini söyleyen tek kişidir. Bir gün Joy büyükannesini dinler ve kendi elleri ile hazırladığı bir icadı satışa sunar. İşte o zaman hayatı eskisinden daha karmaşık ve daha yorucu olmaya başlar.



Joy - Film Yorumu: 

Girişimcilik konulu filmleri çok sevdiğimi söylemiş miydim? Muhtemelen evet. Özellikle başrol oyuncusu Jennifer olduğu için film daha izlenilir olmuş. Bir insanın hayatı ne kadar zor olursa olsun, hayallerini ertelese bile asla vazgeçmemesi gerektiğini anlatan bir film olmuş. Joy karakteri günlük hayatta bizim çok da denk gelmediğimiz birisi bence. Film boyunca "bu kız bu olanlarla nasıl başa çıkıyor" diye söylenip durdum. Tüm bu karmaşık hayatına rağmen aklını kullanarak çok güzel işler başardı. izleyenlere de sabrın ve disiplinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatmış oldu. Filmi sinemada izlesem yorumlarım farklı olurdu ama televizyonda izlediğim için büyük bir keyifle izledim. Mantıksız bulduğum ve kafamda soru işareti bırakan yerler vardı ama çerezlik bir film gözü ile bakıldığında bence izlenilmeyecek bir film değil.

Bu kısımdan sonrası spoiler içerir.



Artık rahat rahat anlatabilirim değim mi? Spoiler vermeden anlatmak ne kadar zormuş :D
Neyse filmimizin detaylarını anlatmaya geçiyorum hemen. Jennifer'ın role ne kadar yakıştığını söylememe gerek yok sanıyorum. Çok başarılı bir oyunculuğu var ve bu filmde de onu göstermiş. Kızımız çılgın aile işlerinden bıkıp artık piyasalara atılmak istiyor ama bu onun için hiç kolay olmuyor. Herkes teknolojik ürünler veya tasarım ürünleri ile rekabet ederken o elleri ile düğümlerini attığı bu kendi kendini temizleyen paspası piyasaya sürme peşinde. Ha birde başlığı çıkarılıp makinede yıkanabiliyor orayı atlamayayım :D  (Böyle yazdığıma bakmayın fikri çok beğendim. Ayrıca girişimcilik de fikrin büyüğü veya küçüğü yoktur)



Bu sahne benim için filmdeki kilit noktaydı. Kendimi tutamayıp hüngür hüngür ağladım.Çünkü kendimi Joy'un yerine koydum ve yaşadığım gurur inanılmazdı. Herkes onun bu icat ile elindeki tüm birikimini kaybedeceğini düşünürken, o kimseyi dinlemeyip belkide hayatındaki en büyük riskleri aldı ve başardı.


Filmin biraz saçma ama tüm bu saçmalığa rağmen keyifli olmasının sebebi sanırım Joy'un ailesiydi. Anne ve babasının boşanmasına rağmen Joy ile beraber yaşadığını görmek beni şok etti. Hele eski eşinin de onlarla beraber yaşadığını öğrenmek 2. şok etkisi yarattı. Bakması gereken 2 çocuk, çocuktan farkı olmayan anne ve baba, sorumsuz bir eski eş, tüm nefretini üzerine püsküren bir üvey kardeşe sahip bu yorucu hayatında Joy'un en büyük umut ışığı büyükannesiydi. Sürekli başaracağını söyleyen, hayallerini takip etmesi gerektiğini ve pes etmemesi gerektiğini söyleyen büyükanne olmasa kız, o evde kafayı yerdi. Net.


Filmde bu sahneye de bayılmıştım. Herkes onun düşmesini beklerken, o tökezleyip yeniden ayağa kalktı. İşte bu sahne de buram buram özgüven, gurur, inanç ve başarı kokuyor. Her şeye ve herkese rağmen başarılı olmak, buna rağmen ne gibi zorluklarla mücadele ettiğini unutmamak ve yardım isteyene elini uzatmak filmin özeti olabilir.


Filmi genel olarak beğendim. Kafamdaki son daha farklıydı. Bu yüzden sanırım birazcık hayal kırıklığına uğradım ama bu filmin sonunun kötü olduğu anlamına gelmiyor. Yanlış anlaşılmasın lütfen :D

Boş vaktinizde izleyecek bir film arıyorsanız, özellikle girişimcilik ile ilgili olan filmleri seviyorsanız bu filme bakabilirsiniz. ^^

Sevgiyle Kalın ❤

Devamını Oku »

8 Mart 2019 Cuma

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ




Kadın olmak birçok şey olmaktır aslında. Kadın olmak, bir evladın kokusunda huzur bulduğu anne olmak, bir adamın yanında güven duyduğu eş olmak ve bir ailenin kızı olmaktır. Kadın olmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir, omuzlardaki yükü ağırdır. Kolay olmadığını anlamak için kadın olmakta gerekmez. Televizyonu açtığınızda karşınıza çıkan bir kadın cinayetinden de, şiddet görmüş bir kadının gözlerinden de anlarsınız zor olduğunu. Canla başla çalışan bir kadının, alnından akan terden de, evladını töre uğruna kaybetmiş bir annenin gözyaşlarından da anlarsınız.
Kadın olmak zordur ve  zorluklarla mücadele etmektir. Çalışmak, çabalamak her şeye rağmen güçlü kalmaktır. Belki de herkese rağmen güçlü kalmaya çalışmaktır. Tüm bunlara rağmen kafanızı çevirdiğinizde baktığınız her yerde bir kadının izi vardır. Ayak izi, emeği, alın teri, kahkahası, başarısı, gücü, merhameti…

Kadının geri plana atıldığı yerler olduğu gibi,adım adım ilerlediği yerler de vardır. Başarısına başarı, gücüne güç katarak başı dimdik, omzunda kadın olmanın ağırlığıyla yürüdüğü, pes etmediği ve mücadele verdiği yerler vardır. Bir millet olarak , her şeye rağmen ayakta ve hayatta kalmaya çalışan kadınlarımıza gereken desteği verirsek bu başarılar daha çok artacaktır.

Kadınların toplumdaki değerinin ve başarılarının artması dileğiyle, tüm kadınların dünya kadınlar günü kutlu olsun.
Devamını Oku »