6 Mayıs 2019 Pazartesi

THE MAZE RUNNER - LABİRENT ÖLÜMCÜL KAÇIŞ / FİLM YORUMU

Herkese hayırlı, bereketli Ramazanlar ❤

Geçen gün paylaştığım kitap yorumundan sonra bugün bir film yorumu çok iyi gider diye düşündüm. Ben genelde sahur sonrası uyumuyorum. Çünkü iş için tekrar kalkmam gerekiyor o da benim için çok zor oluyor. Bunun yerine o süreyi film izleyerek ya da kitap okuyarak geçirmeye çalışıyorum. Bu yüzden Ramazanda sizin için bol bol film yorumu paylaşacağım. Geçenlerde Labirent ölümcül kaçış filmini izledim. "yuhh bu filmi daha yeni mi izliyorsun" diyenleriniz olabilir. Ancak hiç izlemeyenler de var diye yapıştırıyorum cevabı :D 
Herkesin izleyip hakkında çok konuştuğu filmleri 5 yıl sonra izlemek gibi bir huyum vardır. "Çünkü gündemde olanı herkes konuşur ama marifet 5 yıl sonra  konuşmak" dedi yazar :D Neyse kılıf uydurmayı bırakıp film yorumumuza dönüyorum. 


Bu filme bir film arayışındayken denk gelmiştim. Seri filmi olduğunu ve aynı zamanda kitapları olduğunu öğrendiğimde hemen başladım. En yakın zamanda kitaplarını da okumaya çalışacağım. Filme başlamamdaki diğer bir neden de Dylan O'brien oldu. Kendisi çok sempatik ve başarılı bulduğum bir oyuncudur. Teen Wolf dizisinde tanıyıp orada en sevdiğim oyuncu ilan etmiştim. Her ne kadar diziyi yarım bıraksam da Stiles için hep, bir kurt adamın en yakın arkadaşı olmaktan çok daha fazlasını hak ediyor diye düşünüyordum :D Sonunda bir filmini izlemek nasip oldu.


Filmin Konusu: 
Thomas  hafızasını kaybetmiş bir şekilde, kendisi gibi bir grup çocuğun yanına gönderilir. Etrafı büyük duvarlar ile çevrili, Kayran adı verilen bu yerde hiç kimse adından başka bir şey hatırlamıyordur. Herkes burada tehlikeden uzak bir şekilde yaşamaya alışmış, dışarı çıkma hayalleri yavaş yavaş tükenmiştir. Ancak Thomas diğerlerinin beklediği gibi davranmaz. Neden labirentte olduklarını ve Labirentten nasıl çıkacaklarını sorgulamaya başlar. Thomas'ın gelişi ve Kayranda 3 yıldır var olan kurallara uymaması büyük sorun oluşturur. Her 30 günde bir asansör ile aralarına biri gönderilir. Thomastan sonra gönderilen kişinin son olması ve Teresa adındaki kızın  gelir gelmez Thomas'ın adını sayıklaması işleri daha da karmaşık bir hale sürükler. Thomas hem geçmişini hatırlamanın hem de Labirentten kaçmanın yollarını aramaya başlar. 

Film Yorumu: 
Film benim için neden daha önce izlemedim diye pişmanlık yaşadığım filmlerden birisi oldu. Konusu, kurgusu, oyuncuları bence çok başarılıydı. Özellikle Dylan O'brien oyunculuğunu çok beğendim. Kitabını okumadığım için ne şekilde benzer ve farklı yönleri vardı bilmiyorum ama genelde kitaplar daha başarılı oluyor. Keşke önce kitabı okuyup sonra filmini izleseydim diye bu konuda da  hafif bir pişmanlık yaşıyorum.
Labirentin kurgusu, sürekli değişmesi, koşucuların her sabah labirenti keşfe çıkmaları gibi daha bir çok unsur çok güzel anlatılmış.
Oyuncu kadrosu genç oyunculardan oluşuyor ve her oyuncu ayrı ayrı çok başarıydı. Tabi arada ön plana çıkanlar var zaten onlarda asıl direniş grubunu oluşturuyor. Spoiler vermek istemediğim için sadece yüzeysel bir yorum yapabiliyorum. Bu yüzden filmi çok beğendiğimi söylemem ve izlemeniz için tavsiye etmem yeterli olur. Olsun yani :D
Şimdi en çok sevdiğim kısma spoiler kısmına geçebiliriz.

Dikkat bu kısımdan sonrası spoiler içerir ! 

Oh be sonunda geldik şu kısıma. Şunu yazmayım, bu da olmaz  bunu dersem de spoiler olur diye düşünmekten film yorumlaması yapamıyorum. Neyseki bu kısımda rahat rahat takılabilirim. 


İşte meşhur Thomasımız kayrana teşrif ediyor. Bu Gally de beni filmin başından sonuna kadar aşırı sinir etti. Her şeye bir itiraz, bir kabul edememe falan, bir düş şu çocuğun yakasından be :D 



Niye bilmiyorum ama bu sahnelerde benim çok hoşuma gitti. Belirli bir grup halinde yaşayan ve isimlerinden başka bir şey hatırlamayan insanların bu şekilde arkadaşlık yapmaları,duvara isimlerin yazılıp, ölenlerin isimlerinin çizilmesi bence güzel bir detay olmuş.



İşte  en favori sahnem :D Burada zaten böyle bir hamle beklemiştim. Çocuk labirent hakkında anlatılan tüm kötü hikayeleri ve kötü sonları dinlemesine rağmen kendini içeri attı. Minhonun Thoması görünce "tebrik ederim, az önce kendini öldürdün" demesi Labirentte fazlaca zaman geçiren birisinin söyleyebileceği en net cümleydi sanırım :D 


O kadar erkeğin içerisine gönderilen son kişinin bir kız olması, kızın gelir gelmez Thomas'ın adını haykırması ve milletin Thomas'a bakışı :D 


Bu gifimiz de labirentin içini merak edenlere gelsin :D 



Koşucu nedir, nasıl olunur adlı gifimiz ektedir :D Labirente gelen herkesi koşucu yapmıyorlar çünkü belirli bir süre içerisinde geri Kayrana dönmeleri gerekiyor. Bunu da hızlı ve hafızası kuvvetli insanlar yapabiliyor. 


Bu görsel de Kore Fanlarına gelsin ^^


En duygulandığım sahne burasıydı. Tamam itiraf ediyorum ağladım. 


 En sevdiğim 3'lü ile kapanışı yapıyorum ^^
💞 Minho, Thomas, Newt 💞

Spoiler kısımlarını bazen merakımıza yenik düşüp okuyabiliyoruz diye çok fazla detay vermedim. En azından öyle umuyorum. Herkesin film zevki farklıdır. Her film her insanda aynı etkiyi yaratmaz.  Bende bu film hem izlediğimde hem de bittiğinde çok güzel bir etki bıraktı. Bu yüzden izlemeyen herkese öneririm. 

Sevgiyle kalın ❤



4 yorum:

  1. Cuk oturdu en son filmini daha geçen gün izledim çok güzeldi, başından itibaren sevdiğim bir film.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen bende son filmini geçen gün izleyebildim :D Gerçekten başarılı bir film :)

      Sil
  2. Eski Ramazanlar mim yazımı hazırladım ve sizlerin beğenisine sundum. Okumak için lütfen blogumu ziyaret ediniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen ziyaret ediyorum. Mim yazılarını ayrı bir keyifle okuyorum :)

      Sil