9 Ağustos 2019 Cuma

FİVE FEET APART - FİLM YORUMU

Herkese Merhaba ❤


Bugün size çok güzel bir film önerisi ile geldim. İzlerken hüngür hüngür ağladığım, saçımı başımı yolduğum ve kalbimi bıraktığım bu filmi eminim sizde çok seveceksiniz. Yazarken bile aklıma geliyor ve hüzünleniyorum. Normalde yapı olarak ne kadar mutsuz veya kırgın olursam olayım dışarıya karşı her zaman gülümserim. Arkadaş çevrem sürekli güldüğüm için benim ağladığıma pek inanamazlar. Kendim ile ilgili olan kötü olaylarla başa çıkabilme ve tüm üzüntülerimi küçük bir gülümsemenin arkasına saklamakta biraz ustalaştım. Ancak başkalarına karşı bu çizgimi asla koruyamıyorum. Çok fazla empati yaptığım için mi bilmiyorum ama bir zaman sonra karşımdaki kişinin sorunu benim sorunum, onun üzüntüsü benim üzüntüm oluyor. İzlediğim dizi, film veya okuduğum kitaplarda da bu durumu çok yaşıyorum. Bir keresinde izlediğim duygusal bir filmde başrol oyuncusu ölmüştü ve ben hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. En son yan komşumuz sesimi duyup cenaze var galiba diye koşarak gelmiş. Tabi beni gözleri şiş, salya sümük görünce biri mi öldü diye sordu ve ben izlediğim filmi düşünerek evet diye cevap verdim :D Bu da size saçmalama günlüklerim vol 754834 olsun :D  Neyse siz sayfayı terk etmeden hemen filmin konusuna geçelim.


ÖZET 
Stella Grant Kistik Fibrosiz hastası olan 17 yaşında bir genç kızdır. (Kistik Fibrosiz: Akciğerleri ve sindirim sistemini etkileyen genetik bir hastalıktır. ) Stella vaktinin çoğunu bir hastane odasında, bilgisayarı ile ve genel işlerini planlayarak geçirir. Her ne kadar bir odanın içine tıkılıp kalmış olsa da, enerjisi ile etrafındaki insanları etkilemeyi başarır. Stella'nın küçük bir odadan ibaret olan hayatı, hastanede tanıştığı ve kendisi gibi hasta olan Will Newman ile değişir. İkili her geçen gün birbirlerini daha yakından tanımaya ve daha iyi anlaşmaya başlar. Ancak hastalıkları sebebiyle aralarına belirli bir mesafe koymak zorundadırlar. Tüm olumsuzluklara rağmen kendilerine oluşturdukları bu küçük ve sınırlı alanda hastalığa karşı direnirler. Mesafeleri engel olarak görmezler ve sınırların dışına çıkmaya başlarlar.


YORUM
Bu filmi doya doya anlatasım var ama kelimeleri birleştirmekte ve hissettiğim duyguları yazıya dökmekte zorlanıyorum. Hani cümlelerin yetersiz kaldığı yerde derler ya anlatılmaz yaşanır diye aynı o durumdayım. İstiyorum ki herkes bu filmi izlesin, sevdiğine dokunmanın, sınır koymadan yakın olmanın ve zaman kavramının ne kadar önemli olduğunu anlasın. Benim hayatıma dokunduğu gibi sizinde hayatınıza dokunsun istiyorum. Genelde duygusal filmlerde alışık olduğumuz şeyler vardır. Birbirini seven insanlar kavuşamaz, biri ölür ya da ayrılmak zorunda kalırlar. Bunların hepsi insanın içini sızlatmak için yeterlidir ama bu film öyle değildi. Bu filmde sevgiden daha büyük bir şey vardı.
Stella'nın gücü beni çok etkiledi. Kendi dünyasında sorunlarla başa çıkma şekli, acı çekse bile en iyi şekilde atlatması, çevresindeki insanların mutluluğu ile mutlu olması ve küçük şeyler ile hayatına anlam katması çok güzeldi. Sanırım beni en çok yaşadığı çaresizliği, başkalarına çare olabilmek için paylaşması etkiledi.


Will ise tam tersi bir karakterdi. Stella gibi gününü planlamak ve hayatı için savaşmak yerine, her şeyi akışına bırakmış ve zaman ne getirse kabul etmeye hazır bir hale gelmiş.
Will'e göre zaman zaman kendi çizdiğimiz sınırların dışına çıkmak ve bazen risk almak gerekiyor. Filmde bu düşüncelerini dengede tutan kişi ise Stellaydı. Enerjisi ve yaşama sevinci ile Will'e hayata tutunmayı ve kendi yaşamına değer vermeyi öğretirken, Will ise Stella'ya kendi sınırlarının dışına çıkmayı ve mutlu olmak için küçük riskler almayı öğretti. Bende ikisinden de çok şey öğrendim.  Çevrene karşı ne kadar mutlu veya umursamaz görünürsen görün, eğer iç dünyanda ağır bir savaş veriyorsan ve kendini bir enkazın içinde yaşamaya zorluyorsan, o zaman durum çok daha kötü bir hal alıyor. Bu yüzden mutsuz olduğumuz zamanlarda durumu kabullenmek ve bizi mutlu edecek şeylere odaklanmamız gerekiyor.


Son olarak cümlelerimi genel bir özet şeklinde bitireyim. Filmde sevgi, kıymet, zaman, arkadaşlık ve aşk bunların üzerinde çok güzel durulmuş ve verilmek istenen mesaj izleyiciye yoğun bir şekilde ulaştırılmış. En azından benim için öyle oldu. Film bittikten sonra önemsiz olan bazı şeyleri ne kadar büyüttüğümü fark ettim. Sürekli yarını düşünmek ve geleceği planlamak yerine anın tadını çıkarmanın ve elindekilerle mutlu olmanın daha büyük bir şey olduğunu öğrendim. Sevdiğim insanlara sarılabilmek ve insanlarla arama koyacağım mesafeyi kendim belirliyor olmak benim için yeterli. Umarım bir gün hepinizin bu filmi izleme şansı olur.


Nefes almak için havaya ne kadar ihtiyaç duyuyorsak, sevdiğimizin dokunuşuna da ihtiyaç duyarız ama dokunmanın önemini hiç anlayamamıştım, onun dokunuşuna sahip olamayana kadar.


Bu hastalık bir hapis. Sana sarılmak istiyorum.

Film ile ilgili düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın ^^

Sevgiyle Kalın



8 yorum:

  1. Baştan sona ilgiyle okudum, çok güzelmiş ama sonu acıklı mı bitecek? Yani birinden biri ölecek filan mı? Ay ölmesin yaa...:( ama izlemek isterim. Mendillerimi hazırlayayım:))
    Çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonu hakkında bir şey söylemesem daha iyi olur sanki :) Siz yinede mendillerinizi hazırlayın :) Şimdiden iyi seyirler :)

      Sil
  2. Spoiler yememek için hızla geçtim yazıyı canımcım Affet🙈😁💕Ama filmi senin önerinle müsait bir zamanımda kesinlikle izleyeceğim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende genelde film yorumlarında öyle yapıyorum balım, spoiler bu nereden ne zaman geleceği belli olmaz :D umarım beğenirsin 😁💕

      Sil
  3. Yorumun vw görsellerden çok etkilendim.Mutlaka izleyecegim😊

    YanıtlaSil
  4. Yanıtlar
    1. Bunu öğrenmek için filmi izlemeye ne dersiniz? :)

      Sil