Herkese Merhaba ❤
Dün hilekar serisinin ilk kitabının yorumunu paylaşmıştım. Bugün 2. kitabının yorumu ile geri geldim. Konusundan ilk kitapta bahsettiğim için bu kitapta bahsetmiyorum. O yüzden ilk kitabın yorumunu okumadıysanız buraya tıklayarak Hilekar kitabının yorumunu okuyabilirsiniz.
Lider kitabını ilk kitaba göre daha çok sevdim. İlk kitap daha çok karakterleri tanımaya ve o fantastik dünyaya alışmaya yönelikti. Bu kitapta artık kimin ne olduğunu, neler hissettiklerini ve nelerden vazgeçtiklerini biliyoruz. Bazı sahnelerde yüreğim burkuldu. Yazara bazen içimden bu insanlara (iblislere, meleklere, avcılara, şeytanlara, vampirlere) mutluluğu çok mu gördün be diye sitem ettiğim zamanlar oldu.
Seri kitaplarına ne yazarsam yazayım spoiler olacağı korkusu yüzünden pek bilgi vermek istemiyorum. İlk kitapta Cassie ve Aidanhell bir kehanet üzerine her şeyi riske atarak bir yola çıkıyorlar. Bu kehanet uğruna ağır bedeller ödemek zorunda kalıyorlar. Serinin bu kitabında ise karakterlere daha çok alıştım. Cassie'nin kendini bulmasını, avcılardan kaçmasını ve aşk hayatını okuyoruz. Aidanhell sayfalarını okurken resmen pamuk gibi oluyorsunuz. Ancak yine de en çok sevdiğim kısımlar tabi yine Meredith'e aitti. 💓 Kitapta dikkatimi çeken en büyük olay yazarın kendisini çok geliştirmiş olmasıydı. Betimlemeleri, olay geçişleri hepsi çok iyiydi. Özellikle kitabın sonu nefes kesiciydi.
Bu arada ben kitapları çok uygun bir fiyata almıştım. Zaman zaman 10 tl'ye bile düştüğü oluyor. Takip edip indirim zamanında kaçırmamanızı öneririm.
Sizlere güzel bir alıntı bırakıp gidiyorum.
#alıntı
"Ruhsuzdu, renkleri çalınmış bir palet gibiydi. Ben de öyleydim. Bütün renkleri çalınmış, beyaz astar boyası kazınmış, çürümeye terk edilmiş bir tuvalin ruhuna sahiptim "
Kitabı okuyanlarla, merak edenlerle ve sorusu olanlarla yorumlarda buluşalım.☺
Sevgiyle ve kitaplarla kalın ❤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder