13 Nisan 2022 Çarşamba

36. HAFTA HAMİLELİK GÜNLÜĞÜM / PLASENTA PREVİA

 Herkese merhaba ✋



Bugün buraya farklı bir konu hakkında yazı yazmaya karar verdim. Bu aralar internette deli gibi araştırmalar yaptığım ancak pek fazla detaylı bilgi bulamadığım bir kaç şeyden bahsetmek istiyorum. Çok fazla sıkmadan hamileliğin 36. haftasına kadar neler yaşadığımı, plasenta previa teşhisinin nasıl koyulduğunu ve hamilelik sürecinde neler yaptığımı anlatmaya çalışacağım. Öncelikle bugün 36+5 günlük bir hamişim :) Hamileliğimin ilk 2 ayı bulantı ve iştahsızlıkla geçti ama çabuk toparlandım. 30. haftaya kadar her şey çok güzeldi. Evde hafif egzersizlerimi yapıyor, zaman buldukça eşimle birlikte yürüyüşlere çıkıyorduk. Bir ara ev taşıma durumumuz oldu ve ben o dönem çok fazla yoruldum. Her gün eşya yerleştir, temizlik yap derken saatlerce ayakta kaldım. Hamileliğimin 30. haftasında bir sabah saat 6 gibi karnıma bıçak gibi  bir ağrı saplandı. Çığlık atarak uyandım ama çok kısa bir süre içerisinde geçti. O gün zaten doktor kontrolüm vardı ve bu durumu doktorumla paylaştım. Kendisi kontrol etti ve kontrol ettikten sonra bebeğin eşinin aşağıda olduğunu söyledi. Eğer yukarı çıkmazsa normal doğum yapamayacağımı, kanamanın olacağını öyle bir durumda acilen hastaneye gelmem gerektiğini söyledi ve arada kordon ile ilgili bir şeyler söyledi ama çok açıklayıcı olduğunu söyleyemem. Sonra hastalığın adını kağıda yazayım kendiniz de araştırın dedi ve kağıda Marjinal Plasenta Previa + Vasa Previa yazıp elimize tutuşturdu. Biz tabi eşimle durumun ciddiyetini pek anlayamadık, çünkü doktorumuzdan gerekli açıklamayı duyamadık. eve gelince araştırdık ve sabaha kadar uyuyamadık. Plasenta Previa teşhisi koyulmayan hamileler ne demek olduğunu bilmez. Bende bilmiyordum ve çok araştırma yaptım. Previa'nın çeşitleri olduğunu benim marjinal plasenta previanın rahim ağzına yakın olduğunu, doktorun söylediği gibi kanama olabileceğini ve normal doğum olmayacağını öğrendim. Çok fazla endişe etmedim ama vasa previa hakkında çok olumsuz yazılar vardı. Özellikle bebek ile ilgili ciddi komplikasyonlar olabileceği, çok ciddi bir tanı olduğu ve çok nadir görüldüğü yazıyordu. Biz hemen başka bir doktora gittik. O da marjinal plesanta tanısını doğruladı ama vasa previa olmadığını söyledi. Bu bile içimizi ne kadar rahatlattı anlatamam. 32. Hafta da bir sabah hafif bir leke geldi ancak ne olduğunu anlamadım. Kendi doktorumuza gittiğimde previa durumunun da vasa previanın da devam ettiğini söyledi. Zaten doktorumuzla iletişim sorunu yaşıyorduk, benim için ağzından cımbızla laf alınan insan kategorisindeydi. 37 hafta olunca sezaryan ile doğuma alırız dedi ve eşimin sorduğu 38 haftaya kadar bekleyebilir mi yoksa risk çok mu sorusuna "Ben 40. haftada bile doğum yaptırırım ama bebek ölürse sorumluluk sizin" tarzında ters cevabından sonra o doktora gitmeyi bırakıp Araştırma hastanesine devam ettim. Size en büyük tavsiyem kesinlikle doktorunuzu iyi seçin ve iletişiminizin iyi olmasına özen gösterin. Araştırma hastanesine 33 haftalıkken gittim. Marjinal Plasenta Previa olduğunu ancak korkulacak pek bir şey olmadığını bebeğin eşi ile rahim arasında 3-4 cm bir mesafe olduğunu söyledi. Ben tabi 30 hafta ile 33. hafta arasında neredeyse hiçbir iş yapmadım. Genelde dinlendim, ağır şeyler kaldırmadım, eğzersiz hatta yürüyüş bile yapmadım. Doktor bu şekilde olumlu konuşunca içim rahat etti. Doğum şeklini belirlemek için henüz erken haftaya tekrar bakalım yukarı çıkarsa normal doğum bile yapabilirsin dedi ve ben çok mutlu oldum. 1 hafta boyunca yine kendimi yormadan kontrol gününü bekledim ve 34. hafta da kontole gittiğimde bebeğin eşinin aşağı indiğini mesafenin 1.5 cm olduğunu söyledi. Beni takip eden 2 hoca var onlarla konuşup doğumu planlayalım dedi. Geçen hafta yani 35. haftamda doktorlardan birisi 37. hafta biter bitmez alalım demiş diğeri bekleyelim biraz daha gözlemleyelim demiş. Bana muallakta kaldığımız bir hastasın o yüzden birkaç hafta daha gözlemleyip sonra karar vereceğiz dediler. Tabi suyun geldiğinde veya kanaman olduğunda çantanı alıp hemen gel diye de uyardılar. Çok şükür bu haftaya kadar hiç kanamam olmadı. Cuma günü 37. haftaya giriyorum ve kontrolüm var. Belki bu hafta duruma göre tarih planlayabilirler. Şimdilik normal doğum yapacakmışım gibi gözlemliyorlarmış. Cuma gününü sabırsızlıkla bekliyorum. 

Bu arada 36 haftalık hamilelikte neler yaşadığımdan da bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 1 aydır mide yanması yaşıyorum. bu hafta biraz azaldı ama mide bulantılarım artmaya başladı. Yine yaklaşık 2 ya da 3 haftadır ciddi uyku problemleri yaşıyorum. Nefes darlığı, kaburga ağrısı, kasık ağrısı da bitmeyen şikayetler arasında yer alıyor. Bu hafta kaburga ağrılarım geçen haftalara göre azaldı ama kasık ağrılarım artmaya başladı. Bazen belim de ağrıyınca hafif panik oluyorum. Aşırı sık idrara çıkıyorum ve bu aralar neden bilmiyorum ama çok başım dönüyor. Yani son zamanların pek rahat geçtiği söylenemez. En azından benim açımdan biraz zpr geçiyor. Yine de bebişin hareketlerini hissetmek ve sona yaklaştığımızı bilmek tüm bu zorlukları atlatmam da çok yardımcı oluyor. Umarım hamiş anneler çok rahat bir hamilelik ve doğum geçirirler :)

İnternette Plasenta Previa ile ilgili çok detaylı videolar, yazılar ve makaleler var bu yüzden ben hastalığı değil kendi hamilelik sürecimi anlattım. Sormak istediğiniz sorular varsa ya da başından böyle bir şey geçen, doğum yapan, hamile olan annelerimiz varsa bu yazının altında buluşalım :) 

Sevgiyle Kalın ❤
















Devamını Oku »

19 Ocak 2022 Çarşamba

J.A REDMERSKİ KATİLLER ÇETESİ İZABEL / KİTAP YORUMU

Herkese merhaba ✋

Bu aralar vaktim bol olduğu için haftada 3 gün bile olsa yazı paylaşmaya çalışıyorum. Sayfamda gezinirken seri kitaplarının ilk kitaplarını paylaşıp devamını paylaşmadığımı fark ettim. Paylaşım yaparken önceliğim bu kitaplar olacak. En son bilmem kaç yıl önce paylaştığım katiller çetesi serisinin ikinci kitabını paylaşmaya karar verdim. İlk kitabı Sarai'yi okumak için buraya tıklayabilirsiniz. 


TANITIM

Onu esaretten kurtaran katiller çetesiyle karanlık bir hayat sürmeye kararlı olan Sarai, acımasız bir sadistten intikam almaya karar verir. Ama Sarai'nin pervasız halleri onu asla geri dönemeyeceği bir yola sürükler. Öte yandan Arthur Hamburg'un sağ koluWillem Stephens da Sarai'nin peşindedir. Fakat İzabel kimliğine bürünen Sarai'nin geçmek zorunda olduğu bambaşka bir sınav vardır ve bu son sınav aynı zamanda genç kızın Victor Faust'a olan güvenini de sorgulamasına neden olacaktır. Sarai'nin devam kitabı olan İzabel okurları yine karanlık, ölümcül ve heyecan dolu bir serüvene çağırıyor.

YORUM

Kitabın konusunu tanıtım yazısından anlamışsınızdır. Spoiler olmaması için çok fazla detay vermemeye çalışacağım. Kitap, ilk kitaba kıyasla çok daha akıcı ilerliyor. Özellikle Sarai'yi  bu kitapta daha çok sevdim. İzabel karakterine de ayrıca bayıldım. Olayların kurgulanış biçimi, Sara'nin kendini bu kadar geliştirmesi ve kabul ettirmesi çok güzel anlatılmış. Kitapta ters köşelerde oldukça başarılıydı. Son 100 sayfayı nasıl okuyup bitirdim hiç anlamadım. Victor ilk kitaptaki kadar yakışıklı ama duygusuz değil. Ya da en azından bu kitapta içindeki insani duyguları görmeyi başarıyoruz :D Normalde seri kitaplarının ilk kitabı daha çok beğenilir ama ben bu kitabı ilkine göre çok daha fazla sevdim. Sizin de katiller çetesi serisini çok seveceğinizi düşünüyorum.

#alıntı 

"Artık karanlıkta yürüyüp ışığı arayan biri değildim. Ait olduğum yerdeydim. Victor'laydım ve benim için hayatta bundan daha önemli bir şey yoktu. Sonunda Victor'laydım."



Devamını Oku »

17 Ocak 2022 Pazartesi

OBLİVİON FİLM YORUMU

 Herkese Merhaba ✋

Yine bir film önerisi ile geldim. Başrollerinde Tom Cruise ve Morgan Freeman gibi usta oyuncuların yer aldığı filmimiz izleyicilere güzel bir görsel şölen sunuyor. Dünyanın yerle bir olmasından sonra insanlar Satürn gezegeninin uydusu Titanda yaşamaya başlarlar. Yaşadıkları yerde insansız hava araçları, enerji istanyonları, drone'lar bol miktarda bulunuyor. Tabi bunların yanında enerji istasyonlarına zarar vermek isteyen bir istila ordusu da var. Burada devreye istasyonları kurtarmakla görevli teknisyen Jack giriyor. Kendisi görevini layığıyla yerine getiren,herkesin arayıp bulamadığı, bulunca da bırakmak istemediği en iyi adamlardan birisi. Belki de en iyisi kim bilir :D Jack'in titizlikle yaptığı işi, istila ordusunun başındaki kişi ile karşılaşmasından sonra karmakarışık bir hal almaya başlıyor ve sanal dünya ile gerçeğin kapısı aralanıyor. 

Film benim için olağanüstü değildi ama ilgi çekici bir yönü olduğunu da inkar edemem. Aksiyon olarak alışılmışın dışında pek bir şey yoktu ama bilim kurgu kısmı iyiydi. Oyunculuklar ve filmin konusuna diyecek bir şey yok, konuyu çok beğendim. Özellikle sonu tam istediğim gibi bitti. 2013 yılında vizyona giren bir film olmasına rağmen kesinlikle izlenebilir. İzlemeyen herkese öneririm 👍

Sevgiyle Kalın ❤

Devamını Oku »

15 Ocak 2022 Cumartesi

R.GAYE ÖZEL - DİRİLİŞ KİTAP YORUMU

Herkese merhaba ✋

Bugün size Ateşli kanatlar serisinin son kitabı ile geldim. İlk kitap olan Hilekar için buraya ikinci kitap Lider yorumunu okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Serinin tamamını anlamak için iki kitabında yorumunu okuduktan sonra buraya gelmenizi tavsiye ederim. Spoiler vermeden anlatmaya çalışsam da kitap hakkında verdiğim bilgiler bile diğer kitapları okumayanlar için spoiler olabilir. Lafı fazla uzatmadan kitabımızın konusuna ve yorumlarıma geçelim :) 

R.GAYE ÖZEL - DİRİLİŞ KİTAP YORUMU

TANITIM 

Beni tanıyorsunuz.
Kimi için avcı, kimi için bir melezdim.
Ama şimdi ölülerin denize aktığı, yaşayanların ruhlarının ise hayalet gibi dolandığı o yerdeyim, cehennemdeyim.
Doğduğumdan beri öldürmek için eğitildiğim halkın karanlık tahtında oturuyorum şimdi. Uzaklarda eski tozlanmış bir anı kızıl gözlerimde titreşiyor bazen, yakışıklı bir adamın güzel yüzü. Sonrasında anı bozuluyor ve binbir parçaya ayrılıyor yeniden.
O adamın bir adı var diyor zihnim. Ve sen o adama aşıksın.
Milyarlarca parıltının gezindiği dünyada sadece ben kimsesiz ve lanetliyim. Tek sahip olduğum dostum uçsuz bucaksız karanlık.
Ve sonunda karanlık bile beraberinde getirdiği gölgeleriyle gizleyemediği her günah için af diledi.
Ben kim miyim?
Kirli ve karanlık bir geçmişin doğurduğu bembeyaz kanatlara hapsolmuş şu hafızasını kaybetmiş melek.
Ailem yok arkadaşlarım yok. Sadece her şeyi yutan kutsal bir ışık var.

YORUM

Bu seriyi bitireli uzun bir zaman oldu ama düşündüğüm zaman her olayı hatırlayabiliyorum. Bittiği için üzülmüştüm çünkü o dünyaya biraz alışmıştım. Kitap okurken en çok sevdiğim şeylerden birisi de budur. Okuduğum kitaptaki dünyanın içine girmek ve kendimi kitap bitene kadar oraya ait hissetmek. Bu kitapta öyle bir his çok olmasa da yine de yazarın bizden hayal etmemizi istediği dünyayı sevdim. Seri kitaplarının içerisinde en sevdiğim ikinci kitap olan Lider oldu. Çünkü bu kitapta sevdiğim ikili uzun bir süre ayrı kalıyorlar. O yüzden bazı sayfalarda sabırsız davrandığım için sıkılmış olabilirim :D Ancak serinin bu kitabını da yine çok severek okudum. Daha başka fantastik karakter olmaz derken ortaya neler neler çıktı. Yazar kitabı öyle bir bitirmiş ki sanırım okuyucuları meraktan ölsün istiyor :D Birazda yazarımızı övelim. Çünkü Türk yazarların yazmış olduğu kitaplar hele ki bu kitap fantastikse benim için yeri ayrı oluyor. Fantastik kitap yazmak, bir dünya oluşturmak ve okuyuculara ne saçmalamış bu demeden kitabın hissini, olayların akışını güzel bir şekilde yansıtmak çok zor. Yazarımız bana göre bunu çok güzel başarmış. Her kitabında kendisini geliştirmiş. Umarım çok başarılı olur ve güzel yerlere gelir. Dördüncü kitabının çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum. 

#alıntı 

"Gerçekler dirildiğinde yalanlar, sonsuz uykuya yatarlar."

Siz bu seriyi okudunuz mu? Kitaplar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sevgiyle ve kitaplarla kalın ❤









Devamını Oku »

6 Ocak 2022 Perşembe

THE PLATFORM FİLM YORUMU

Herkese Merhaba ✋

2022 yılının ilk yayını yapıyorum. Bu yıl umarım herkes için tüm kötü günlerin unutulacağı, sağlık, mutluluk ve huzurun eksin olmayacağı bir yıl olur. Tabi benim de için de bol bol yazı paylaşacağım bir yıl olmasını temenni ediyorum. 
Bugün size çoğu kişinin izlediği, hakkında çok fazla konuştuğu ve bloglarda, instagramda gezinirken çok gördüğüm bir filmin yorumu ile geldim.
Genelde çok fazla izlenen filmleri izlememek veya çok okunan kitapları okumamak gibi bir huyum var. Nedense beklentimi çok yüksek tuttuğum için biraz korkuyorum. Bu filmi de o yüzden ertelemiş bir türlü izleyememiştim. Eşimle birlikte artık izleme vaktinin geldiğine karar verdik ve arşivimize bir film daha eklemiş olduk. 
Filmin konusundan kısaca bahsedeyim. 



Bir hapishanede üzeri çeşit çeşit yiyeceklerle kaplı bir platform günün  belirli saatlerinde ve belirli bir süre ile kat kat aşağı iner. Üst katta bulunanlar yiyeceklerden bol bol yerken alt katta bulunanlara yiyecek pek fazla ulaşmaz. En altta kalanlar ise tamamen aç kalırlar ve açlıkla mücadele etmeye başlarlar. İçlerinden birisi  bu işleyişi değiştirmeye karar verir.




Film başından sonun kadar çok akıcı ilerledi. Hiç sıkılmadım aksine ne olacağını merak ederek izledim. Bazı sahnelerde gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım çünkü açlıkla mücadele eden insanların pek normal davrandığı söylenemez. Biraz mide bulandırıcı sahnelerde vardı. Filmin verdiği mesajlar, oyunculuklar çok başarılıydı. Ancak filmin sonu benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Başından sonuna kadar büyük bir merakla izlediğim filmin sonunun az da olsa beklentimi karşılamasını beklerdim. Filmin sonu benim için tuhaf bitti ama nasıl yorumlandığına bağlı, izleyenlerin çoğu beğenmiş olabilir.
Ben çok fazla kafamda soru işareti bırakan sonları sevmiyorum. Sizde öyleyseniz benim  gibi  filmin sonu için biraz üzülürsünüz. Yine de iyi ki izlemişim dediğim ilginç bir film oldu. İzlemeyenlere mutlaka öneririm. 

Siz bu filmi izlediniz mi? Film hakkındaki düşünceleriniz neler? 

Sevgiyle Kalın ❤





Devamını Oku »

13 Aralık 2021 Pazartesi

CEBİMDEKİ YABANCI - FİLM YORUMU

 Herkese Merhaba ✋


Bugün size çok güzel bir film önerisi ile geldim. Bu filmi eşimle birlikte bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine izlemiştik. Beklentim düşük olduğu için mi yoksa kafamda kurduğum film ile aynı olmadığından mı bilmiyorum beni şaşırtan bir film oldu. Film tek bir mekanda çekilmiş olmasına rağmen izlerken hiç sıkılmadım. Hatta büyük bir merak içinde izledim diyebilirim. 
Kısaca konusundan bahsedeyim:
Bir arkadaş grubu akşam yemeği için bir araya gelirler. Hepsinin birbirinden sakladığı sırlar vardır ve kimse kimseye güvenmez. İçlerinden biri ortaya bir oyun fikri atar. Herkes telefonlarını ortaya koyacak, gelen mesajları sesli okuyacak ve aramaları hoparlör ile cevaplayacaktır. Telefonlar ortaya koyulduğu an gerilim yükselir ve hiç sırrı olmadığını iddia edenler bile başına geleceklerden korkmaya başlarlar. 


Filmin gerilimi benim için gerilim filmlerinden bile yüksekti :D Bu öyle kapının arkasında biri var gerilimi değil, telefona gelen mesaj sesi, arama sesi beni çok gerdi. Filmde o enerjiyi çok güzel hissettirmişler. Kim yalan söylüyor, kimin sırrı var, hangisinin sırrı daha çok can yakar ya da hangi sır yuva yıkar diye beklemek hoşuma gitti. O yüzden büyük bir merak içinde izledim. Sonu da hiç beklemediğim gibi bitti ancak gayet güzeldi. Ters köşeleri her zaman sevmişimdir. Filmin 18 ayrı ülkede çekilerek guinness rekorlar kitabına girmesi de beni oldukça şaşırtmıştı. 
Oyunculuklar başarılı ve kurgu fazlasıyla iyiydi. Tek bir mekanda böyle bir sürükleyicilik zor bulunur. Filmi izlemeyen herkese tavsiye ederim.

Sağlıkla Kalın ❤






Devamını Oku »

9 Ekim 2021 Cumartesi

R. GAYE ÖZEL - LİDER KİTAP YORUMU

 Herkese Merhaba ❤

MAVİNİN HER BİR TONU
  
  TANITIM

Beni tanıyorsunuz.
Ölümden kaçan, kendi ırkı tarafından reddedilen şeytan avcısı.
On yedi yıl bir yalanı yaşamıştım.
Peşimde bir gölge gibi lanetimi taşımış, gittiğim her yerde kaos bırakmıştım.
Ve şimdi hikayem bitmesi gerektiği yerden yeniden başlıyor!
Artık kendimi biliyorum, bahsedilen avcıdan çok daha fazlasıyım ben. Ben ırkımdan alınan intikam ve vaat edilen liderim.
Bir kez daha savaşmam gerekiyor. Bu kez kardeşim ve insanlık için.
Savaş her zamankinden daha yakıcı, daha hasarlı ve daha sert geliyor.
Zamanımız tükeniyor.
Kehanetlerimiz yazılırken karar vermemiz gerekiyor.

YORUM

Dün hilekar serisinin ilk kitabının yorumunu paylaşmıştım. Bugün 2. kitabının yorumu ile geri geldim. Konusundan ilk kitapta bahsettiğim için bu kitapta bahsetmiyorum. O yüzden ilk kitabın yorumunu okumadıysanız buraya tıklayarak Hilekar kitabının yorumunu okuyabilirsiniz.

Lider kitabını ilk kitaba göre daha çok sevdim. İlk kitap daha çok karakterleri tanımaya ve o fantastik dünyaya alışmaya yönelikti. Bu kitapta artık kimin ne olduğunu, neler hissettiklerini ve nelerden vazgeçtiklerini biliyoruz. Bazı sahnelerde yüreğim burkuldu. Yazara bazen içimden bu insanlara (iblislere, meleklere, avcılara, şeytanlara, vampirlere)  mutluluğu çok mu gördün be diye sitem ettiğim zamanlar oldu. 

Seri kitaplarına ne yazarsam yazayım spoiler olacağı korkusu yüzünden pek bilgi vermek istemiyorum. İlk kitapta Cassie ve Aidanhell bir kehanet üzerine her şeyi riske atarak bir yola çıkıyorlar. Bu kehanet uğruna ağır bedeller ödemek zorunda kalıyorlar. Serinin bu kitabında ise karakterlere daha çok alıştım. Cassie'nin kendini bulmasını, avcılardan kaçmasını ve aşk hayatını okuyoruz. Aidanhell sayfalarını okurken resmen pamuk gibi oluyorsunuz. Ancak yine de en çok sevdiğim kısımlar tabi yine Meredith'e aitti. 💓 Kitapta dikkatimi çeken en büyük olay yazarın kendisini çok geliştirmiş olmasıydı. Betimlemeleri, olay geçişleri hepsi çok iyiydi. Özellikle kitabın sonu nefes kesiciydi. 

Bu arada ben kitapları çok uygun bir fiyata almıştım. Zaman zaman 10 tl'ye bile düştüğü oluyor. Takip edip indirim zamanında kaçırmamanızı öneririm. 

Sizlere güzel bir alıntı bırakıp gidiyorum.  

#alıntı 

"Ruhsuzdu, renkleri çalınmış bir palet gibiydi. Ben de öyleydim. Bütün renkleri çalınmış, beyaz astar boyası kazınmış, çürümeye terk edilmiş bir tuvalin ruhuna sahiptim "

Kitabı okuyanlarla, merak edenlerle ve sorusu olanlarla yorumlarda buluşalım.☺ 

Sevgiyle ve kitaplarla kalın ❤


Devamını Oku »

8 Ekim 2021 Cuma

R. GAYE ÖZEL - HİLEKAR KİTAP YORUMU

Herkese Merhaba ❤

Size çok severek okuduğum bir serinin yorumu ile geldim. Genelde seri kitaplarının ilk kitabının yorumunu girip diğerlerini girmemişim. Bu serinin tüm kitaplarını paylaşıp, diğer yarım kalanları tamamlamayı düşünüyorum. 
Hasta hasta yorum yazmak biraz zor oluyor ama bitki çayım yorum yazma işini kolaylaştırıyor. Sizde elinize bir fincan kahve alıp blog sitemi ziyaret edebilirsiniz ☺


"Ben Aidanhell" dedi ve bıkkın bir ses tonuyla ekledi.
 "Lanet büyük şeytan savaşlarına hoş geldin avcı."
 TANITIM 
Adım Cassie. Ben tıpkı ailem ve atalarım gibi bir şeytan avcısıyım. Avcılar dengeyi korumak, güvenliği sağlamak için yaratıldılar. Zeki,çevik,korkusuz ve acımasız olmamız gerekiyor. Çünkü şeytanla baş edebilmenin yolu en az onlar kadar güçlü olmaktan geçiyor. Bizler cehennemde doğan, büyüyen ve zamanı geldiğinde ölen savaşçılarız. Ve benim zamanım gelmişti. Kendi saldırı ekibim tarafından ihanete uğradım ve ölüme terk edildim. Her şey sonlanmıştı ta ki ezeli düşmanın Şeytanın oğlu Aidanhell beni kurtarana dek. Ve şimdi kaderim yeni baştan yazılıyor. 
Ben karanlık tahtın bir sonraki varisiyim. Zamanı geldiğinde atalarım gibi şeytan hanedanlığına hükmedecektim. Bunun için doğdum, güç ve karanlık için! Tüm bunlar kral olan babam Lucifer'ın ortadan kaybolmasından önceydi. Şimdi on bir hanedanlığı bir araya toplamam ve tahta geçebilmem için yazılan Kehaneti gerçekleştirmem gerekiyor. Ben Kara Kralların varisi Aidanhell! Bir kral olacak ve düşmanımın kızını kurtaracağım. Hak ettiğim tahtı alabilmek için!

YORUM

Kitabın tanıtım kısmından da anladığınız gibi Casie bir iblis avcısıdır. Hayatının büyük bir bölümünü avcılık eğitimi alarak geçirmiştir. Her ne kadar Avcı olsa da zaman zaman ait olduğu yeri sorgulamaya başlar.Çünkü avcıların bazıları Cassie'den nefret eder. Bu nefretin sonucunda büyük bir ihanete kurban gider ve kendi ekibi tarafından ölüme terk edilir. Onu ölümün pençesinden kurtaran Şeytanın oğlu Aidanhell olur. O kurtarılışı Cassie'nin hayatında çok şey değiştirir.
Fazla spoiler vermek istemediğim için konusuna pek değinmedim. Zaten her şey tanıtım kısmından da anlaşılıyor. Şeytan ve avcı savaşları gibi düşünebilirsiniz. Konusundan pek bahsetmesem de karakterlere gelince iş biraz değişiyor. Onlar hakkında konuşacak çok şeyim var. Normalde kitaptaki ana kadın karakterlere sinir olduğumu her kitap yorumu yaparken bahsediyorum. İçinizden neden sinir oluyorsun diye geçirebilirsiniz ama inanın bende bilmiyorum. Kitabı okurken sinir olacak bir şeyler mutlaka buluyorum. Ya fazla mızmız oluyorlar, ya fazla aşık fazla aptal vs. 
Bu kitapta Cassie için bir şey bulamadım. İlk kitap olduğu için olabilir. Daha yeni tanışıyoruz. İkimizin de biraz zamana ihtiyacı var :D  Cassie ait olduğu yeri arıyor ve bir yere ait olduğunu hissettiğinde duygularını aşırı yaşıyor. O yüzden bazı şapşallıklarını hoş görebilirim. 🙈
Aidanhall ahh Aidanhall sen ki koskoca iblisin oğlu bu hallere düşecek adam mıydın? Kim derdi yüreği taş kesmiş, sert, hayattaki en büyük zevki acı çektirmek olan bir şeytanın pamuk olacağını. Biraz abartmış olabilirim ama napayım abartmayı seviyorum 😇
Kitaptaki kötü karakterlerin de hastasıyım. Draza karakterini sevdim ama Meredith o pis cadı benim bir numaralı karakterim oldu. Canımm Meredith 💓
Kitapta avcı, kurt adam,İblis, Kara Elf, Melek ne ararsanız bolca vardı. Yazarımız o kadar güzel bir fantastik dünya oluşturmuş ki keşke şu da olsaydı diye içinden geçirmeniz yeterli. Sayfalar ilerledikçe içinizden geçirdiğiniz türlerle de tanışıyorsunuz. Kitabı çok severek okudum. Özellikle sonu bende şok etkisi yarattı. Sayfalar çok akıcı, kolay okunuyor ve okurken hiç sıkılmıyorsunuz. En azından ben hiç sıkılmadan okudum. Bu büyülü dünya da kendinizi kaybedebilirsiniz. Tüm okuyuculara ama en çok da fantastik severlere şiddetle tavsiye ederim.Okuyun, okutturun. 

Sevgiyle ve kitaplarla kalın ❤






Devamını Oku »

7 Ekim 2021 Perşembe

CANAN TAN - PEMBE VE YUSUF KİTAP YORUMU

 Herkese Merhaba ❤

Bu aralar ne kitap okuyabiliyorum ne de doğru dürüst kitap yorumu paylaşabiliyorum. Artık bazı şeyleri çok yoğunum diyerek kurtaramayacağımı fark ettim. Sanırım bazen hiçbir şey yapmak için enerjim olmuyor. Bu yazıyı yazarken bile hastayım ama kendi kendime vaktim varken neden bir kitap yorumu paylaşmıyorum dedim ve işte buradayım. Bugünü dinlenme ve blog sitem ile uğraşma günü ilan ettim. Hazır böyle bir karar vermişken sizi  bol bol kitap ve film yorumlarına boğmayı düşünüyorum. Mağlum çok az paylaşım yapıyorum. En azından o açığı kapatmalıyım. 

MAVİNİN HER BİR TONU

Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe'ye" vernişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı.Tıpkı yaşamın içindeki diğer PEMBE'ler gibi...

Bugünün şanslı kitabı Canan Tan'ın kaleminden Pembe ve Yusuf olsun. Son zamanlarda kitap okuyamıyorum dedim ama bu sizinle paylaşacağım kitap yorumlarımın olmadığı anlamına gelmez. Paylaşamadığım o kadar çok yorum var ki hangisini ne zaman paylaşacağımı bilmiyorum.

Kısaca kitabımızın konusundan bahsedeyim.

Keder adını dedesinin öldüğü gün, doğduğu için almıştır. Babası aileye keder getirdiğini düşündüğü ve tabiki erkek olarak doğmayıp bir kız olduğu için bu ismi uygun görmüştür. KEDER.

Çocuk yaşta kendisinden yaşça büyük İsmail ile evlendirilmiş, gittiği evin küçük gelini, kayınbabasına göre küçümen gelini olmuştur. Dayak, eziyet, hakaret hepsini görmüş hiçbirine ses çıkarmamıştır. Çünkü Keder ses çıkarmaya hakkı olmadığını, ses çıkaranın sesini bir güzel kestiklerini bilir. Kederin zorlu yaşam mücadelesi arasında, doğan ve bu mücadelen nasibini alan ikiçocuk,güzeller güzeli Pembe ve ablasını annesi yerine koyan Yusuf...
Pembe güzelliği ile dikkat çeken bir kızdır ama kaderi kendisi gibi güzel olmaz. İki kardeş büyük bir zorluk ve çaresizlik ile sınanır.

Bu tarz kitaplar okumayı çok seviyorum. Hayatın içinden bir şeyler paylaştığı ve okudukça gerçekliğini bildiğim için daha çok etkilenmemi sağlıyor. Canan TAN'ın kaleminden olunca da okuması daha keyifli oluyor. Kitap son derece akıcı ve acıklıydı. Okurken bazı yerlerde boğazım düğüm düğüm oldu. Kederin hikayesi beni çok derinden etkiledi. İsterdim ki kitap Kederin hikayesi ile başladı yine onun hikayesi ile bitsin. Çünkü okurken beni memnun etmeyen birkaç şey vardı. Kitabın yarısına kadar  adını nerden aldığını anlayamadım. Çünkü Pembe karakteri ile çok geç tanıştık. Tabi Yusuf ile de Pembeden sonra tanıştık. Neredeyse kitabın sonlarına doğru bu iki karakteri tanıyabildim. Böyle oluncada mükemmel giden bir kitabın sonları resmen zorlama bir hikayeye dönüştü. Açıkçası bu beni biraz rahatsız etti. Pembe ve Yusuf karakterine daha fazla yer verilmesini, onları daha iyi tanımayı isterdim. Bu olumsuzluk dışında kitabın konusunu, akıcılığını ve karakterlerini çok sevdim. Özellikle yüzü bir türlü gülmeyen Kederi çok sevdim. Genel olarak beğenerek okuduğum bir kitap oldu. Dediğim kısımlar hariç diğer kısımları güzeldi. Bu yüzden okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Eğer bir şekilde Pembe ve Yusuf ile yollarınız kesişirse mutlaka okuyun derim. 

Sizin sevdiğiniz Canan TAN kitapları var mı? Varsa yorum kısmına yazarsanız çok sevinirim.

Sevgiyle Kalın 💝



Devamını Oku »